Önce bu 10 Ocak neden Gazeteciler Günü oldu? Kısaca ona bakalım.
10 Ocak 1961 tarihinde ülkede 9 gazete patronu gazete çıkarmayacakları konusunda eyleme giriştiler.
Gazeteciler, boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımlamaya karar verdiler. Basın Gazetesi 11 Ocak günü yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayınını sürdürdü.
Yani basın emekçilerinin patronlara okuyucuyu habersiz bırakmamak adına koydukları tepkinin günüdür 10 Ocak.
Gazetecilik zor ve meşakkatli bir meslek
Günümüzde basın sorunları gün geçtikçe artmaktadır.
Bakın bu iktidar döneminde yüzlerce yayın organı kapatıldı, 12 bini aşkın gazeteci işsiz kaldı, basın sektöründeki işsizlik yüzde 30’u aştı.
Gazeteciler cezaevine atılıyor, yargılanıyor.
Bu iktidar döneminde en az 808 gazeteci tutuklandı.
Bu rakamlarda gösteriyor ki haberci ürkütülüyor.
Gözdağı veriliyor.
Sindiriliyor.
Bir başka sorun iş ve iş güvenliği. Bakınız genelde yüzde 13.66 olan sendikalaşma oranı basın sektöründe yüzde 7 civarındadır.
Yetmiyor bir başka kurumlar devreye giriyor.
BİK (Basın İlan Kurumu) ve RTÜK(Radyo Televizyon Üst Kurulu) iktidarın sansür aygıtı olarak çalışmaktadır.
BİK resmi ilan kesintisiyle, RTÜK de verdiği yayın durdurma ve para cezalarıyla bağımsız yayın organlarını ekonomik olarak zora sokacak bir işlevi tamamlıyor.
İnternet sitelerine, sosyal medyaya sansür uygulanmakta, her yıl binlerce haber ve paylaşıma erişimin engeli getirilmektedir.
İktidar ana akım medyayı ve devletin ajansı olması gereken Anadolu Ajansı’yla, kamu yayıncılığı yapması gereken TRT’yi kendine bağlamıştır.
Sermaye sahipleri medyaya girerek bu organı bir koruma duvarı veya tehdit unsuru olmaya başlamasıyla günümüzde gazeteciler haber yazımında aktarımında özgür değildir.
Bir tarafta patron baskısı bir tarafta iktidar ve onun denetimindeki kurumların kıskacı basın emekçilerini sıkıntı yaşatıyor.
Gazeteci ne ister?
Aslında gazeteci halkın gözü kulağı ve sesi olmak istiyor.
Saldırılardan uzak kalmak istiyor.
İş güvenceliği korunmasıyla ifade özgürlüğünün yeniden hayat bulması, sendikalaşma, yazdıkları haber ve yorumlardan dolayı tutuksuz yargılanmak istiyor.
Basın Kartı Komisyonu’nun 13 kişilik önceki yapısına dönülmesi ve komisyonun bağımsızlığı açısından bu yapıda çoğunluk basın meslek örgütlerinden seçilmesini, BİK ve RTÜK’te bağımsız gazetecilik meslek örgütlerinin temsil edilmesi ile Gazetecilere akreditasyon uygulamasından vazgeçilmesi lazım.
Soytarı mı Dalkavuk mu?
Bir kıssadan hisse paylaşayım ki güne denk düşsün.
Dalkavuk Doğu'nun ürünüdür, soytarı Batı'nın.
Kralın soytarısı sarayda özel yeri olan bir kişiliktir, tahtın yamacına konmuştur, protokolün hem içindedir hem dışında.
Soytarı "evet efendimci" değildir.
Kimi zaman efendisini bile mizahın gergefinde iğneleme yetkilerini benliğinde duyabilir.
Batı dünyasının hoşgörü kuyusundan çıkrıkla çekebildiği kadarınca yergilerini bağlı bulunduğu egemenin yüzüne karşı söyleyebilir.
Böyle durumlarda kralın suratı asılır bir an, ama aldırmaz görünür.
Dalkavuk Doğu'ya özgüdür.
Ne iğnesi vardır dalkavuğun ne yergisi ne de eleştirisi...
Dalkavuğun görevi "evet efendim" demektir.
Yani Soytarı balonları iğneler. Dalkavuk balonları şişirir.
Gazeteci okumalı ve gündemi günceli yakalaması lazım
Gazeteci halkın haber alma, bilgilenme hakkını sağlamaya çalışan yoksulluk sınırında maaş alandır.
10 Ocak, halka ve gerçeğe sorumlu olanların günü.
Bugün yaşadığı döneme tanıklık eden ve tarihe not düşenlerin günü.
Gazeteci, zamana karşı yarış halinde olup, en hızlı iletişim araçlarını kullanır.
Gazeteci, meslektaşları ile sürekli istişare eder ve sürekli kendini yenilemek zorundadır.
Gazeteci, okumak zorundadır.
Gazeteci, adap bilir.
Giyimine kuşamına oturup kalmasına dikkat eder.
İlkeli yürekli yalaka olmayan patron ve iktidarın her yaptığına ‘Evet efendim’ diye baş sallamayan bu mesleği “Kalemini kır ama sakın satma” düsturuyla yapmaya çalışan basın emekçileri her daim hak ve hakikatin yanında olan meslektaşlarım gününüz kutlu olsun.