Gözden kaçırmayın
Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”Istanbul’da Çin Konsoloslugu önünde on yaslarinda küçük bir kiz çocugu gözyaslari içerisinde söyle haykiriyor: “Sizin çocuklariniz yok mu? 4 yildir babami ve kardeslerimi görmüyorum!” Oyun çaginda bir çocugun yasadigi travmayi hiçbirimiz tarif edemeyiz. Isin asli son dokuz yildir Dogu Türkistan tam bir cinnet halini yasiyor. 11 Eylül sonrasinda terörle mücadele bahanesiyle Dogu Türkistan’a yönelik artan baskilar bir yana, 2012 sonunda Xi Jinping ile baslayan sürecin apayri aci bir öyküsü var. Dünya üzerinde yasamanin en zor oldugu, “Uygur, Kazak, Kirgiz olma suçundan” milyonlarin demir parmakliklara mahkûm edildigi Dogu Türkistan, nesli yok edilen milletlerden biri olma yolunda! Dünya tarihinde bir milletin topyekûn gözaltina alindigi, kadin erkek, genç yasli toplama kamplari, çocuk kamplari ve hapishanelere dolduruldugu, kalanlarin da “aile olmak” projesi adi altinda evlerde Çinli gardiyanlarin insafina terk edildigi, insanlarin sokaklarda dahi yüz tanima sistemleriyle adim adim izlendigi baskaca bir dönem var mi bilemiyoruz. Fakat bildigimiz 2. Dünya Savasi’ndan bu yana kitlesel olarak en büyük özgürlükten men etme operasyonunun Dogu Türkistan’da yürütülmekte oldugu! 2014 yilindan itibaren Teröre Karsi Sert Darbe Operasyonu ve ilan edilen “75 Asirilik Belirtisi”yle baslatilan keskin saldirilar, 2017 Nisan’indan itibaren Dogu Türkistan genelinde yogun bir sekilde kurulmaya baslayan ve sayilarinin 1.200’ü geçtigi belirtilen toplama kamplariyla bambaska bir noktaya tasindi. Evlerinden, çocuk ve eslerinden, anne-babalarindan, akraba ve arkadaslarindan, islerinden, okullarindan hasili en sevdiklerinden kopartilan, dünyanin en agir iskence ve mahrumiyetlerini yasayan 3-8 milyon Dogu Türkistanli Çin’in “gönüllü mesleki egitim kamplari”nda soykirima ugruyor! Bir çadira ya da pusulaya sahip olmak, mutfaginda birden fazla biçagi olmak, pasaportu olmak, basörtüsü takmak, camiye gitmek, oruç tutmak, okulda ve resmi dairelerde ana dili kullanmak bile bir kisinin toplama kamplarina alinmasi için yeterli sebep olarak görülmektedir. Çin’in genel hukuk ilkesi olarak bilinen masumiyet karinesini hiçe sayan “suçu önceden önleme prensibi” ile herhangi bir suçu bulunmayan ve mahkeme edilmeyen milyonlarca insan “ayrimcilik, asirilik ve terör” suçlamalariyla toplama kamplarina dolduruldular. Burada kalabalik hücrelerde sirt üstü yatabilecek kadar bir yer bile bulamayan insanlar yogun beyin yikama faaliyetlerine ve iskencelere maruz kaliyorlar. Toplama kamplarinda keyfî güç kullanimi, özgürlügün sistematik olarak kaldirilmasi, kültür ve inançlarin tahkiri, ideolojik baskilama, insanliktan çikarma, taciz, tecavüz, fiziki ve psikolojik iskence, cinayet ve soykirim suçlari islenmektedir. Kisacasi bu kamplar, tüm insan haklarinin ihlal edildigi yerlerdir. Çin, BM Insan Haklari Evrensel Beyannamesi’nde ilan edilen tüm haklari gasp etmekte, BM Soykirim Sözlesmesi’nde bulunan bes maddenin tamamini ve dahi Roma Statüsü’nde düzenlenen “Soykirim Suçu ve “Insanliga Karsi Suçlar”in tamamini ihlal etmektedir. Bu insanlarla ayni gökyüzünün paylasmak ve onlarin aci ve istiraplarina, yürek yanginlarina, kalp kirikliklarina uzaktan da olsa sahitlik etmek, bizleri yasadigimiz çagin adaletten uzak düzeninde insanligimizdan utandiriyor. Dünyanin insanlik adina Dogu Türkistan için söyleyecek bir sözü olmali! Dogu Türkistan’daki toplama kamplari kayitsiz sartsiz bir an evvel kapatilmali, bölgede uygulanan tüm hak ihlallerine derhal son verilmelidir. BM, Çin’in insan haklarini ayaklar altina alan toplama kamplari vahsetini derhâl durduracak sahici adimlar atmalidir. Islam Isbirligi Teskilati ya Islam ülkelerini bu zulme karsi mobilize etmeli ya da kendini lagvetmelidir. Zira IIT’nin mevcut tutumu Çin’i daha da cesaretlendirmektedir. Türkiye bu zulmün bitirilmesi için öncü olmalidir. Çin bu zulmü sonlandirincaya kadar tüm dünya halklari Çin mallarini boykot etmelidir. Muhammed Emin ZENGIN Afyonkarahisar Genç IHH Baskani Afyon HABERI
Yorumlar
Yorum Yap