Gözden kaçırmayın

Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”

CUMHURBASKANI RECEP TAYYIP ERDOGAN Aziz milletim, degerli dava ve yol arkadaslarim, sevgili AK Partililer, kiymetli misafirler; sizleri en kalbi duygularimla, muhabbetle selamliyorum. 14 Agustos 2001, evet, AK Partinin resmen kuruldugu bu tarih ülkemizle birlikte bölgemizin ve dünyanin gelecegini degistirmistir. Öncelikle kurulusundan bugüne AK Parti kademelerinde görev almis, AK Partiye gönül vermis, AK Parti davasini savunmus tüm kardeslerimize sahsim, ailem, milletim adina sükranlarimi sunuyorum. Geçtigimiz 19 yil içinde birlikte yol yürüdügümüz kardeslerimizden ebediyete irtihal etmis olanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemizde ve dünyanin dört bir yaninda AK Partinin basarisi için 19 yildir samimiyetle dua eden herkesten Allah razi olsun. Bu parti, Allah’in rizasini, milletin destegini, ümmetin duasini, insanligin sevgisini hedefleyerek kuruldu ve bugüne kadar da ayni anlayisla geldi. Hep söyledigimiz gibi, bu partinin kurucusu bizatihi milletimizin ta kendisidir. Sahsim basta olmak üzere partimizin tüm kademelerinde görev üstlenen herkes sorumlulugunun dogrudan millete karsi oldugunu bilir ve ona göre davranir . Tarih boyunca oldugu gibi, bu dönemde de kerameti kendinde görenler millete hizmet yolundan ayrilip sahsi emellerinin pesine düsenler elbette oldu, ama hepsi de çok kisa bir sürede bu gerçekle yüzlesip siyaset tarihinin tozlu raflarindaki yerlerini almak zorunda kaldi. AK Parti, kurulusundan bugüne yaptiklariyla ve durusuyla Türk milletinin hayallerini gerçeklestiren, koskoca bir ümmetin umutlarini canlandiran, insanligin önünde yeni kapilar açan bir parti kimligine sahiptir. Bugün AK Parti Türkiye’nin son 18 yilinin mimari olmanin yaninda, 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonlariyla da ülkenin istikbaline taliptir. Ülkemizin ve milletimizin gelecegi konusunda AK Partiden baska bir vizyon, bir hedef, bir proje, program sahibi siyasi tesekkül bulunmuyor. Ana muhalefetin ve ayni cephenin diger partilerinin tek siyasetleri, AK Partiye saldirmak, tek vaatleri Recep Tayyip Erdogan’i indirmek. Milletimiz bu kisir zihniyete 19 yildir yaptigi gibi bundan sonra da itibar etmeyecektir. Aziz milletim, degerli kardeslerim; insanlik tarihine büyük yürüyüsler yön vermistir. Hazreti Ibrahim’in Aleyhissalatu Vesselam Harran’dan Filistin’e yürüyüsü böyle bir yürüyüstür. Hazreti Musa’nin Aleyhissalatu Vesselam Misir’dan Kizildeniz kiyilarina yürüyüsü böyle bir yürüyüstür. Hazreti Peygamberin Sallallahü Aleyhi Vesellem Mekke’den Medine’ye yürüyüsü tarihin akisini degistiren böyle bir yürüyüstür. Horan erenlerinin Anadolu’ya, Balkanlar’a, Avrupa içlerine yürüyüsü, sevgi ve hosgörü ikliminin bu beldelerde yayilmasini saglamistir. Yasadigimiz cografyayi medeniyet günesimizin sarmasi da büyük yürüyüsler sayesindedir. Sultan Alparslan’in Malazgirt Ovasi’na, Fatih Sultan Mehmet’in Istanbul surlarina, Yavuz Sultan Selim’in Sina Çölü’ne yürüyüsleri büyük degisimlerin sembolleri olmustur. Tarih boyunca insanliga yeni istikametler kazandiran milletimiz, 14 Agustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkinma Partisini kurarak yeni bir hamle baslatmistir. AK Parti ilk insan Hazreti Adem Aleyhissalatu Vesselamla baslayan büyük medeniyet davamizin günümüzdeki temsilcisi olmaya taliptir. Bu davaya gönül verenler kendileriyle birlikte yeryüzündeki tüm mazlumlarin hukukunu korumanin mücadelesini vermislerdir. Bu kutlu yürüyüsün bin yildir cografyamizda sancaktarligini yapan ecdadimiz, 3 kita 7 iklimde barisin, kardesligin ve adaletin tesisi için asirlardir ter dökmüstür. Bizim hareketimiz, bizim davamiz kendisine her seyden önce Allah kelami ve onun alemlere rahmet olarak gönderilen Nebisini rehber edinmistir. Bizim hareketimiz, Ahmet Yesevi’den Mevlana’ya, Haci Bektas-i Veliden Yunus Emre’ye, Fuzuli’den Ahmed-i Hani’ye, Mehmet Akif’ten nice gönül sultanlarina kadar medeniyetimizin tüm tatli pinarlarindan kana kana içmis, o bereketli pinarlardan beslenmistir. Bu hareket, bu dava Selçuklu’nun kalbi, Osmanli’nin vicdani, Cumhuriyetin aklidir. Milletimiz yürüyüsümüze iste böyle bir istikamet belirlemistir. Artik hiçbir sey eskisi gibi olmayacak sloganiyla çiktigimiz siyaset yolculugumuzu 10,5 milyonu asan üyemizle el ele, gönül gönle sürdürüyoruz. 19 yil önce ne söylüyorsak, bugün de aynisini söylüyoruz. AK Parti, milletimizin özlemlerinden ve taleplerinden dogmustur. AK Parti, sadece milletimize yaslanan bir partidir. AK Partinin mayasini milletimiz yogurmustur. AK Partinin hamurunu milletimiz yogurmustur, AK Partinin kumasini millet dokumustur, bu yüzden bütün çabalarimizin semeresi, bütün basarilarimizin bereketi ülkemize ve milletimize aittir. Evet, bizler dua ile çiktik yola ve ayni sekilde devam ediyoruz. Bizim için aslolan, bu kutlu yolda milletimizle el ele yürümektir. Yunus’un dedigi gibi, “yol odur ki dogru vara, göz odur ki hakki göre, er odur alçakta dura, yüceden bakan göz degil.” Degerli kardeslerim; AK Partinin milletin partisi oldugunun nisanesi 2002 Kasim’indan beri girdigi her seçimden birinci olarak çikmayi basarabilmesidir. Bizim milletimize mahcup etmedigi için Rabbimize hamd ediyoruz. AK Partinin yolunu uzun yillar boyunca siyasi ve ekonomik buhranlarin aci tecrübelerini yasayan milletimiz çizmis, adini da milletimiz koymustur. Hafiza-i beser nisyan ile mamuldür derler, Türkiye’nin 14 Agustos 2001 tarihinden bugüne kadar neler yasadigini asla unutmamaliyiz. Özellikle 3 Kasim 2002 seçimlerinin ardindan AK Partiyi hükümet eden, ama iktidar olamamis bir parti haline dönüstürmek için oynanan oyunlari hep aklimizda tutmaliyiz. Kendilerini milletin üstünde gören ve ülkenin de sahibi sanan bir avuç azgin azinligin nasil bürokrasiden medyaya ve is dünyasina kadar çöreklendigi, her köseden bize tuzaklar kurduklarini dün gibi hatirliyoruz. Yüksek Askeri Sûra toplantilarindan dönemin Cumhurbaskaninin davetlerine kadar her yerden nasil sürekli krizlere muhatap birakildigimizi biz biliyoruz. Provokatif cinayetlerle nasil köseye sikistirilmaya çalisildigimiz hala gözlerimizin önündedir. 2007 Cumhurbaskanligi seçimi sürecinde iyice ayyuka çikan hukuksuz, ahlaksiz, pervasiz girisimlerin hiçbirine eyvallah etmedik, bunun bedelini de kapatma davasiyla ödedik. Biz demokratik teamüllere ne kadar sarilirsak sarilalim, karsimizdaki fasist kafa yine durmadi. Milletimiz, “411 el kaosa kalkti” mansetindeki kendi iradesini hiçe sayan alçak zihniyeti hiçbir zaman unutmayacaktir. Davos’taki one minute hadisesi AK Partinin mazlumlar ve magdurlar için verdigi mücadelenin uluslararasi alanda en yüksek perdeden seslendirilisinin sembolüdür. Tabi o zaman bizlerle beraber orada olanlar o salonu terk ederken neler söylediklerini de iyi biliyoruz. Simdi parti kurdular. Ne diyorlardi biliyor musunuz? Iste simdi yandik. Niye? One minute dedik ya. Kime karsi dedik, o da belli. Israil’in atiklarina karsi. Degerli kardeslerim; zamani gelecek bazi seyleri çok açik, net ortaya koyacagiz, sahitleriyle beraber koyacagiz. Ve bu milletin derdiyle dertlenenlerin kimler oldugunu milletim bilecek, ama zamani var. Baslattigimiz her demokrasi atagini kesmeye kalkanlara ragmen gönülleri bir gergef gibi isleyerek yolumuza devam ettik. Sabrettik, azmettik, çalistik, yol bulduk, yol açtik, hep ileriye dogru gittik ve hamdolsun emegimizin karsiligini birer-birer aldik. Buna ragmen önümüze kurulan tuzaklar, maruz kaldigimiz saldirilar bitmedi. Dört bir yandan ellerine geçirdikleri her malzemeyle yüklendiler. Suriye’deki iç karisikliklarla birlikte ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar yeni bir boyuta tasindi. Artik içeride ve disarida çok daha sert, çok daha sinsi, yer-yer de kanli bir mücadele sürecinin içine giriyorduk. Gezi olaylariyla sokaklari isgale, 17-25 Aralik Emniyet-yargi darbesiyle milli iradeyi gasp etmeye, çukur eylemleriyle mahalleleri hatirlayin bölmeye çalistilar. PKK’sindan DEAS’ina kadar tüm terör örgütlerini en azin sekilde üzerimize saldilar.   Bunlar da yetmeyince 15 Temmuz’da darbe girisimine kalkistilar. Kuzey Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Dogu Akdeniz’de yürüttügümüz harekâtlarla bu saldirilara karsi cevabimizi anladiklari dilden verdik, bugün de verdik ha, bugün de verdik. Ve kendilerine söyledik; bak bizim Oruç Reis’imize sakin ha saldirmayin. Eger Oruç Reis’imize saldiracak olursaniz bunun bedelini agir ödersiniz dedik ve bugün ilk cevabi aldilar. Her saldirinin görünmeyen hançeri olan ekonomiyi kur, faiz, enflasyon üçgeninde daha güçlü bir sekilde devreye soktular. Bu konuda da gereken tedbirleri alarak ekonomimizi güçlendirdik. Salgin döneminde yasananlar ülkemizin egitimden sagliga, ulasimdan tarima kadar her alanda sahip oldugu altyapinin önemini tüm açikligiyla ortaya koymustur. Kardeslerim; AK Parti bugüne kadar hep rakamlarla, hizmetleriyle, birbiri ardina açtigi eserlerle konusan bir parti olmustur. Türkiye için sadece hayal kurmakla kalmadik. Hamdolsun hayallerimizi tek-tek gerçege dönüstürdük. Egitimde yüksekögretim dahil 8,7 milyar lira ile devraldigimiz egitim bütçesini 131 milyar liraya çikardik. Iktidarlarimiz döneminde toplam 324 bin derslik, okullarimiza 34 bin laboratuvar, 15 bin kütüphane, 2718 dijital kütüphane insa ettik. Toplam 672.608 ögretmen atamasini gerçeklestirdik. Saglikta hastane, tedavi kurumu ve birinci basamak saglik kurulusundan olusan yaklasik 8500 saglik tesisini ülkemize kazandirdik. Hastane yatak kapasitemizi 164 binden 246 bine, nitelikli yatak kapasitemizi 19 bin 148 binin üzerine çikardik. Insa ettigimiz sehir hastaneleri ile sagliktaki basari çitamizi daha da yüksege tasidik . Bugüne kadar resmi açilisini henüz yapmadik, ama hasta kabulü basladi, Konya’da da biliyorsunuz sehir hastanemizi kurduk, insallah resmi açilisini da ayrica yapacagiz. Konya ile birlikte toplamda 20.563 yatak kapasiteli 15 adet sehir hastanemizi milletimizin istifadesine sunduk. Gençlik ve sporda 9 adet olan gençlik merkezi sayimizi 336’ya, 1575 olan spor tesis sayimizi 3720’ye, 278 bin olan lisansli sporcu sayimizi 10 milyon 150 bin kisiye ulastirdik . Tabii çok daha önemlisi; üniversite ögrencisi biliyorsunuz harçla okuyorlardi ve gösteriler-yürüyüsler vesaire. Biz harci kaldirdik, bizimle oldu. Lisans ögrencilerine biz göreve geldigimizde hatirlayin verilen burs neydi? 45 liracik. Biz bunu 45 liradan nereye çikardik? 550 liraya çikardik. Yüksek lisansta 1100 liraya, doktorada 1650 liraya çikardik; nereden nereye. Sarkiyi dinledik az önce. 76 olan üniversite sayimiza ilave 131 üniversite kurarak üniversite sayimizi toplamda 207’ye yükselttik. Dediler ki; 81 vilayetin tamamina üniversiteye ne var. Simdi geliyorum, ne gerek oldugunu anlatacagim. Üniversite ögrenci sayimiz 1,6 milyon iken, bugün 8 milyonu buldu. Çagin ihtiyaçlarina göre artik üniversitelerimizi tek tip olmaktan çikariyoruz. Yüksekögretim sistemimizde –burasi önemli- çesitlilik esasli bir yapilandirmaya giderek arastirma üniversiteleri, bölgesel kalkinma odakli üniversiteler, tematik üniversiteler ve mesleki uygulama agirlikli üniversiteler kurduk, kuruyoruz. Robotik, nanoteknoloji, asi, egitimde dijitallesme, yapay zekâ, siber güvenlik gibi birçok önemli alanda gelecegin bilim dünyasini sekillendirecek binlerce doktorali bilim insani yetistiriyoruz ve insallah yetistirmeye de devam edecegiz. Hakim, savci dahil adalet hizmetlerindeki personel sayimizi son 18 yilda yüzde 177 oraninda artirdik. Mahkeme sayisini adli yargida yüzde 86, idari yargida yüzde 38 oraninda artirarak hukuk sistemimizin altyapisini güçlendirdik. 2002 yilindan bugüne toplam 269 adalet hizmet binasi insa ettik, devam ediyoruz. Ulastirma ve altyapi bizim son 18 yila damgamizi vurdugumuz alanlarin basinda geliyor. 6100 kilometreden devraldik bölünmüs yollari. Mesafemiz bugün 27.300 kilometreye ulasti; nereden nereye. Keza otoyol mesafemiz 1715 kilometreden, onu da 3107 kilometreye çikardik. 83 adet olan karayolu tünel sayimiz 395’e, 50 kilometre olan karayolu tünel mesafemiz toplam 523 kilometreye çikti. Bolu Dagi Tünelinden Yavuz Sultan Selim Köprüsüne, Osman Gazi Köprüsünden Avrasya Tüneline ve tabii yaninda Marmaray var, Marmaray’dan sonra Avrasya’yi yaptik. Nissibi Köprüsünden Ilgaz 15 Temmuz Istiklal Tüneline, Ovit, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli Tüneline kadar nice eseri tamamlayip milletimizin hizmetine sunduk. Istanbul-Izmir Otoyolu, Menemen-Aliaga-Çandarli Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu gibi nice muhtesem esere imza attik. Iste Istanbul-Izmir, tabii bazi nasihat etmeye gelince nasihat eden kardeslerimiz var, biz 3 saat 15 dakika falan diyoruz, ama onlar diyor ki ben 2,5 saatte variyorum diyenler de var. Yine yollarin kurali vardir, öyleyse kurala uyalim. Ankara, Eskisehir, Konya, Istanbul yüksek hizli tren hatlari. Kars-Tiflis-Bakü Ipek Demiryolu, Izmir’de IZBAN, Ankara’da Baskentray, Halkali-Gebze banliyö hatti gibi eserlerle demiryollarinda mührümüzü bastik. 26 olan havalimani sayimiz 30 ilaveyle 56’ya çikti, su anda 56 havalimanimiz var. Havalimanlarimizin yillik yolcu kapasitesi 60,2 milyon kisiden 318 milyon kisiye ulasti. Gurur abidesi bir eser olarak gördügümüz Istanbul Havalimaninin yillik 90 milyon yolcu kapasitelik ilk etabini hizmete aldik. Sosyal yardimlarda ise adeta destan yazdik. 2 milyar lira olan sosyal yardim tutari bugün 55 milyara yükseldi. Kamudaki engelli personel sayisini 5777’den 55 binin üzerine çikardik. Evde bakim hizmeti alan engellilerimiz yaklasik 527 bin kisidir, evde kendilerine bu hizmeti veriyoruz. Türkiye’nin dört bir yanina 38 millet kiraathanesini açtik ve su anda faaliyette. 23 millet bahçemizi vatandaslarimizin hizmetine sunduk. 72 ilimizde 208 millet bahçesi için yaklasik 45 milyon metrekare alanda çalismalarimiz devam ediyor. Son 18 yilda TOKI kanaliyla insa edilip hak sahiplerine verilen konut sayisi 770 bini geçti. Tarimda kendi kendine yeterli olmamizin yani sira ülkemiz bu alanda ihracatçi bir ülke konumuna da gelmistir. Daha önce 40 milyar lirayi bile bulmayan tarimsal milli hasilamiz geçtigimiz yil 275 milyar liraya ulasmistir. Çiftçimize verdigimiz tarimsal destekler göreve geldigimizde 1,8 milyar lirayken, bu yil 22 milyar liraya yükseldi; nereden nereye. Enerjide TANAP ile Türk Akim gibi prestij projelerini hayata geçirdik. Ülkemizin 60 yillik hayali olan yerli otomobil projesini gerçege dönüstürmek için kollari sivamak hamdolsun yine bize nasip oldu. Insallah 2022 yili sonunda aracimiz banttan inecek ve ülkemiz elektrikli araçlar konusunda dünyada lider ülkelerden biri haline gelecektir. Biliyorsunuz geçenlerde Gemlik’te temeli attik. Fabrikamiz insallah 1 milyon metrekarelik bir alan üzerinde insa edilecek ve orada da üretime geçecek. Aziz milletim, degerli dava arkadaslarim, yol arkadaslarim; bugün ülkemiz ve milletimiz için verdigimiz bu uzun, mesakkatli, her ani dolu-dolu geçen mücadele sürecinin kritik bir asamasindayiz. Cumhuriyet tarihimizin en büyük kalkinma hamlelerini ve demokratiklesme adimlarini hayata geçirdigimiz bu 18 yili ekonomi açisindan iki döneme ayirmak gerekiyor. Birinci dönem; 2002-2013 arasini kapsayan potansiyelimizi kesfetme dönemidir. Gerçekten de 2002 Türkiye ekonomisi açisindan bir dönüm noktasi oldu. 2002-2013 arasinda yakaladigimiz ekonomik istikrarla çok önemli kazanimlar elde ettik. Sanayiden tarima, insaattan turizme güçlü bir büyüme performansina kavustuk. Bu dönemde Türkiye gerçek gücünün ve imkânlarinin farkina vardi. Milli gelirimizi 236 milyar dolardan 2013 yilinda 950 milyar dolara kadar çikardik. Kisi basina düsen milli gelirimizi 3500 dolardan 12.500 dolara kadar yükselttik. Böylece üst orta gelir grubuna tasidigimiz ülkemizin yüksek gelir grubuna girmesine ramak kalmisti. Ihracatimiz 36 milyar dolardan 10 yil sonra 152 milyar dolara ulasti. Hatirlayin, paramizda 6 sifir vardi, iste 6 sifiri da o zaman ne yaptik o dönemde? Sildik attik. Simdi birileri tabii ona talip oluyor. Ülkenin Basbakani herhalde onlardi, biz o ise bakiyorduk filan diyenler var. Yani karar merci kim? Onu tabii konusan, söyleyen yok. Orada mühür kimdeyse sultan odur ve bu adimlar böyle atildi. Ve faiz oranlarinin yüzde 63 oldugu dönemden bu faiz inecek dedigimizde direnenler, bizim inecek dememiz karsisinda daha fazla direnemediler ve indirdik indirdik indirdik ve faizi yüzde 4,6’ya kadar çektik. Bu arada enflasyon da, evet o da 7 küsura kadar inmis oldu. Ve direniyorlardi, çünkü IMF konusunda belli bir güçleri, dirayetleri yoktu. Enteresan olan sey suydu: Davos’ta, iste o malum Davos’a gittigimizde Strauss-Kahn’la, malum Fransiz, onunla görüsme yapiyoruz ve yaptigimiz görüsmede: Sen IMF’in basisin, ama Türkiye’nin basi da benim. Dolayisiyla Türkiye’nin borcu konusunda her türlü takipleri yapabilirsin, elemanlari gelir-gider ayri, ama siyasi noktada emir veremezsin, o bize aittir. Taksitleri aliyor musun? Aliyorsun. Dolayisiyla siyasi yön verme asla mümkün degil, biz Türkiye’yiz. Ve iste o tarihte bizim borcumuz IMF’e 22,5 milyar dolardi. Mayis 2013’e geldik, biz IMF’e olan borcumuzu sifirladik. IMF’e bizim borcumuz falan kalmadi. Nasil oldu? Faiz noktasinda koydugumuz tavirlarla oldu, isi bitirdik. Su anda bizim IMF’e borç-morç yok. Ana Muhalefet çikmis diyor ki; IMF’den diyor borç alin. Ya o sizin isiniz, bizim böyle bir isimiz, böyle bir derdimiz yok. Biz ne diyoruz? Biz bize yeteriz. Bugüne kadar yettik, bundan sonrasinda da yetecegiz. 2002 öncesinde uluslararasi dogrudan yatirimlar ülkemizin yolunu dahi bilmezken, sadece 1 yilda 20 milyar dolardan fazla, hatta 23 milyar uluslararasi yatirim çeker olduk. Merkez Bankamizin toplam rezervleri 27,5 milyar dolardi . Basbakanligim döneminde 135 milyar dolari bulduk. Fakat su anda bir düsüs söz konusu, 90 küsur gibi bir rakamdayiz, yine toparlayacagiz insallah. Ve ayni sekilde Merkez Bankamizin gücü insallah çok daha farkli bir getiriyi saglayacak. Gezi olaylarinin basladigi 2013’ün Mayis ayinda Merkez Bankasi politika faizi sadece yüzde 4,5’tu. Bu tarihe özellikle dikkatlerinizi çekiyorum, 2013’ten günümüze kadar olan dönemi mücadele dönemi olarak adlandiriyorum. Bu dönemde yasadigimiz her bir saldirinin dogrudan ve dolayli etkileriyle ülkemize agir bedelleri oldu. Faizler ve enflasyon yeniden çift hanelere yükselirken ekonomik büyüme bir miktar ivme kaybetti. Ancak hamdolsun attigimiz kararli adimlarla ekonomimizin daha güçlü bir sekilde yoluna devam etmesini sagladik. Nitekim 2019 yili sonu ile kiyasladigimizda her alanda 2002’nin kat be kat üzerindeyiz . Milli gelirimiz 236 milyardan 754 milyar dolara, kisi basina düsen milli gelirimiz ise 3500 dolardan 9127 dolara ulasti. 2002’de satin alma gücü paritesine göre dünyanin en büyük 17. Ekonomisiyken, G-20’deyiz bu sartlarda, bugün dünyanin 13. büyük ekonomisiyiz. Ihracatimizi 180 milyar dolarin üzerine tasidik. Hizmet ihracatimizi 14 milyar dolardan 65 milyar dolar seviyesine yükselttik. Turizmde 2019’da 52 milyon turist sayisina ulastik. En ciddi kaybimiz koronavirüs sebebiyle burada oldu. Böylelikle dünyanin en fazla turist agirlayan 6. ülkesi olduk. Ihracatimizda ve turizm sektörümüzde görülen bu güçlü ivme sayesinde cari islemler hesabimiz 2001’den itibaren ilk defa fazla verdi. 2002’den itibaren ülkemize gelen dogrudan yatirimlar 2019 sonu itibariyla 217 milyar dolar seviyesini asti. Merkez Bankasi toplam rezervi her seye ragmen 2019’da 106 milyar dolarin üzerinde kaldi. Kamu borç stokunun milli gelire orani yüzde 72,1’den yüzde 32,8’e indi. Bütçe açiginin milli gelire orani da yüzde 2,9’a geriledi. Enflasyonu geçtigimiz yil yüzde 11,8 seviyesine indirdik, sanayi üretimimizi her yil ortalama yüzde 5,9 artirmayi basardik. Ayrica, bugün itibariyla organize sanayi bölgesine sahip olmayan hiçbir ilimiz kalmadi. Ilk defa arastirma-gelistirme harcamalarinin milli gelirimizdeki payinin yüzde 1’i astigina sahit olduk. Tarim sektörümüz ülkemizin nüfus, turist ve ihracat artisina uyum saglayarak hasilasini 37 milyar liradan 275 milyarin üzerine çikardi. Simdi muhalefet diyor ya, tarimda çiftçimiz söyle, batti-bitti vesaire. Hiç merak etmeyin, böyle ellerinizi de fazla ovusturmayin, Türkiye tarimda patlama üzerine Allah’in izniyle patlama yapacak ve dünyanin sayili tarim ülkelerinden bir tanesi haline gelecek. Tarimsal ihracatimizda 3,8 milyar dolardan, bu rakama dikkat edelim, 18 milyar dolara yükseldik. Uluslararasi endeksler ise basari elde ettigimiz bir diger alan oldu. Dünya Bankasi tarafindan hazirlanan is yapma kolayligi endeksinde son 2 yilda 27 basamak yükselerek 33. siraya yerlestik. Insani gelisme raporunda ise 2019’da 58. siraya yükselerek ilk defa çok yüksek insani gelisme kategorisinde yer aldik. Tüm bu göstergeler Türkiye ekonomisinin mücadele döneminin ne kadar basarili geçtigine isaret etmektedir. Insallah salginin ve etkilerinin de geçmesiyle ekonomide yeni bir döneme girecegiz. Bu dönemin de sahlanma dönemi olacagina inaniyorum. Ülkemizi dünyanin en büyük 10 ekonomisi arasina dahil edecegimiz bu dönemde adim adim 2023 hedeflerimize, 2053 ve 2071 vizyonlarimiza yürüyecegiz, çünkü AK Partinin daha bu millete söyleyecegi çok sözü, bu ülkeye yapacagi çok hizmeti var. Insallah bu yil 26 Agustos’u sartlar tabi farkli ama, insallah 25 Agustos aksami Ahlat’ta olacagiz, Sultan Alparslan geceyi orada geçirmisti, oradan ertesi sabah Malazgirt’e yürümüstü. Biz de 25’inin aksami orada olacagiz, orada insallah söyle bir Cumhurbaskanligi konutu yaptik ve geceyi orada geçirip ondan sonra 26’si sabahi da Malazgirt’e geçecegiz ve her yil yaptigimiz bu kutlamayi bu yil da bu sekilde gerçeklestirecegiz. Bugüne kadar gerçeklestirdigimiz büyük reformlar ve dönüsümlerle sadece gelecegin büyük ve güçlü Türkiye’sinin temellerini attik. Insallah insa sürecini de yine milletimizle birlikte tamamlayacagiz. hiçbir zaman sadece seçim basarisini hedefleyen ve bunun üzerinden siyaset yapan bir parti olmadik, siyaseti dar, hizipçi kaliplar içine hapsetmekten hep kaçindik. Toplumun degisim taleplerine cevap vermeyi ve bütün vatandaslarimizin hukukunu kararlilikla savunmayi ilke edindik. AK Parti hareketini milletimizin her geçen gün daha çok sahiplenmesinin arkasinda yatan sebep budur. Üyesinden delegesine ve teskilat yöneticilerine kadar her kademede vazife üstlenen arkadaslarimizin tek amaci, aziz milletimize ve ülkemize hizmet etmek olmustur. Türkiye’de bu kadar uzun süre iktidarda kalan bir baska parti yoktur. Bu basari AK Parti teskilatlarinin milletimizle olan muhabbet baginin hep güçlü kalmasi sayesinde mümkün olmustur. Biz millete efendi olmak için degil, hizmetkâr olmak için bu yürüyüse katildik. AK Parti bu bilinci kaybetmedigi için bugünlere gelmistir. Insallah bu bagi güçlü tuttugumuz müddetçe milletimize ve ülkemize hizmet etmeyi sürdürecegiz. Kardeslerim; bizim hareketimizin, bizim davamizin bir önemli özelligi de istisareye verdigi önemdir. Her kademede istisare parti çalismalarimizin olmazsa olmaz sartidir. Kongre sürecimizi, teskilatlarimizin hesap vermesi ve yenilenmesi yaninda, ayni zamanda en kapsamli istisare zeminimiz olarak görüyoruz. Bu harekete, bu davaya gönül veren milyonlar nice hain tertip karsisinda saflarini hep siklastirmis, fitneye geçit vermemistir. Ülkemizi darbe tesebbüsleriyle, terörle, sokak siddetiyle, ekonomik saldirilarla zayif düsürmeye çalisanlar, karsilarinda hep milletimizin ferasetini, cesaretini, vatan sevgisini bulmuslardir. Asla kindar degiliz, kimseye husumet beslemiyoruz, ama 2002 Kasim’indan itibaren milli iradeye yapilan hiçbir saldiriyi da unutmayacagiz. Hukuktan siyasete, ekonomiden diplomasiyle her alanda milletimize pusu kuranlari unutmayacagiz. Milletin üzerine uçaklarla, tanklarla, helikopterlerle saldiranlari unutmayacagiz; onlari üzerinize gönderenler de unutmayacagiz. Bu ülkenin bütünlügüne ve dirligine, milletimizin birligine ve beraberligine karsi kurulan hain tuzaklari unutmayacagiz. Bizi birbirimize düsürmek için sürekli kilçik atanlar unutmayacagiz. Maalesef bazilarinin yaralari pansuman etmek yerine deserek, 18 yildir sayisiz defa yasadigimiz bu senaryoya malzeme verdiklerini görüyoruz. AK Parti, ülkemizde kadinlarin en aktif sekilde yer aldigi bir harekettir. Partimizin degerli kardeslerim, 4 milyon 800 bini asan kadin kollari üye sayisi, ülkemizdeki diger tüm partilerin toplam üye sayisindan bile fazladir. Böyle bir partinin kadin haklari konusunda aktif olmamasi mümkün mü? 2002’den bu yana yasal düzenlemelerden kamuda kadin istihdaminin artisina, is dünyasindan sivil toplum örgütlerine kadar toplumsal hayatin bütün alanlarinda kadinlarimizin geldigi nokta bütün istatistikler itibariyla eski ile kiyaslamayacak düzeydedir. 2004 yilinda anayasamiza haklar konusunda özellikle kadinlar ve erkekler esit haklara sahiptir dedik. Devlet bu esitligin yasama geçmesini saglamakla yükümlüdür hükmünü biz ilave ettik, bu madde 2010 yilinda pozitif ayrimciligi da ekledik. Ailenin korunmasi ve kadina karsi siddetin önlenmesine dair 6284 Sayili Kanun 2012 yilinda yürürlüge girdi. Evde el emegi ile üretilen ürünlerin yil içinde elektronik ortamlar üzerinden gerçeklestirilen satis tutarinin asgari ücretin yillik brüt tutari kadar olan kismini Gelir Vergisinden muaf tuttuk. Dogum yapan çalisanlara pek çok kolaylik sagladik. Son 18 yilda kadin is gücü yaklasik 4 milyon, kadin istihdami 2,8 milyon artti. Kadinlarin is gücüne katilma orani yüzde 34,4’e ve istihdam orani ise yüzde 28,7’ye yükseldi. Son 18 yilda 2 milyon 44 bin kadin aktif is gücü piyasasi programlarindan faydalandi. Mesleki egitim kurslarindan 933 bin kadin yararlandi. egitim programlarindan programin basladigi 2009 yilindan 2019 yili sonuna kadar 770 bin kadin faydalandi. Kendi isini kurmak isteyenleri desteklemek için düzenledigimiz girisimcilik egitim programlarindan 2007 yilindan 2019 sonuna kadar toplam 215 bin kadin istifade etti. 2002 yilinda kiz çocuklarinin ilkögretimde okullasma orani yüzde 87.3, bu düzeydeydi, geçtigimiz yil itibariyla ilkokul düzeyinde kiz çocuklari için net okullasma orani yüzde 92,1’e, ortaokul düzeyinde kiz çocuklari için net okullasma orani yüzde 93,6’ya, buraya ulasti, ortaögretimde kiz çocuklarinin okullasma orani yüzde 45,2’den 83,9’a yükseldi. Kadinlarin yüksekögretimde okullasma orani yüzde 13,5 iken, bu oran da yüzde 46,4’e çikti. Üniversitelerde kadin ögretim görevlileri orani yüzde 50,35’tir, profesörler içerisinde kadin orani yüzde 32, doçentler içerisinde kadin orani yüzde 40, doktor ve ögretim üyeleri içerisinde yüzde 44, arastirma görevlileri içerisinde yüzde 51’dir. Bütün dünyada erkeklerin egemen oldugu diplomatik görevlerde 266 büyükelçimizden 66’si, 85 baskonsolosumuzdan 17’si, 81 genel müdür ve genel müdür yardimcilarimizdan 24’ü kadindir. Toplam 14 bin 918 hakimden 6878’i, yani yüzde 45,1’i ve 6967 savcidan 1025’i, yani yüzde 14,7’si kadindir. 2002 genel seçimlerinde Parlamentodaki kadin milletvekili sayisi 24, kadin temsil orani 4,4’tü. 24 Haziran 2018 seçimlerinde kadin milletvekili sayisi 104’e, temsil orani da yüzde 17,45’e yükseldi. Kadina yönelik siddetle mücadele çalismalarimizi çok yönlü bütüncül bir yaklasimla, sifir tolerans ilkesiyle sürdürüyoruz. Ilki Aralik 2012’de açilan siddet önleme ve izleme merkezlerimiz bugün 81 ilimizde hizmet veriyor. Bugüne kadar SÖNIM’den hizmet alan kadin sayisi 538 bini buldu. Sosyal yardim faydalanicilarinin yüzde 61’ini, düzenli yardim faydalanicilarinin yüzde 67’sini, süreli yardim faydalanicilarinin ise yüzde 54’ünü kadinlar olusturuyor. Sartli nakit transferleri kapsaminda annelere yaptigimiz ödeme tutari 11,1 milyar liranin üzerindedir. Esi vefat etmis kadinlara yönelik yardim programi kapsaminda bugüne kadar toplam 5,6 milyar lira tutarinda ödeme yaptik . Muhtaç asker ailelerine yönelik yardim programi kapsaminda da bugüne kadar toplam 1,1 milyar lira kaynak kullandik . Dogum yardiminda bugüne kadar 2,5 milyar lira tutarinda ödeme gerçeklestirdik. Aziz milletim; görüldügü gibi kadinlar için yaptigimiz hizmetler saymakla bitmiyor, çünkü AK Parti dedelerimiz kadar, hatta onlardan daha fazla ninelerimizin partisidir. Çünkü biz sunu biliyoruz: Cennet annelerin ayaklari altindadir. Annelerimizin özellikle evlatlarina bagisladiklari imkânlar hiçbir zaman hiçbir seyle mukayese edilemez. Annelerimizin, halalarimizin, teyzelerimizin bu noktada bizlere verdikleri bir kenara atilamaz. Onun için halalarimizin, teyzelerimizin partisiyiz; bu böyle biline. Çünkü AK Parti delikanlilarimiz kadar, hatta daha fazla genç kizlarimizin partisidir. Gerektiginde onlarin lehine pozitif ayrimcilik yapmaktan çekinmeyerek geldigimiz bu noktada kadinlarin elde ettikleri kazanimlari kimse inkâr edemez. Unutmayalim, biz bu topragi kadin-erkek hep birlikte vatan yaptik, bu devleti hep birlikte kurduk, bu bayragi hep birlikte yükselttik. En zor zamanlarimizda birlikte omuz omuza vererek ayakta kaldik. Istiklal harbinde kadinlarin rolü neyse, 15 Temmuz’da da kadinlarin rolü aynidir. Illa bir tanimla yapilacaksa, Türk milleti aile erkil bir millettir. Nasil her ferdiyle milletimiz büyük bir aileyse, ayri ayri da her Türk ailesi de milletimizin nüvesi olmasi yaninda vatanimizin, devletimizin, bayragimizin, gelecegimizin teminatidir. Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir anlayis, hiçbir düzenleme, hiçbir ideoloji insani olmadigi gibi mesru da degildir. Ve AK Parti’nin kadinlari için, öbür tarafta AKP’nin papatyalari gibi yakistirmalarla, yesil sermaye gibi yaklasimlarla, ben agzima almaktan edep ediyorum küfri bir ifadeyi kullanmak suretiyle bu tür yakistirmalarin içine giren köse yazarlari noktasinda da kusura bakmasinlar, tüm Kadin Kollarim adina ve tüm kadinlar adina kendilerini kiniyorum. Eger AK Parti’nin Genel Baskani olarak, ülkemin Cumhurbaskani olarak kadinlarimiza sahip çikmada geri duracak olursak, hiçbir zaman bunu bizim bu dünyada da, ebedi alemde de Rabbimize hesabini veremeyiz. Hal böyleyken inancimizda ve degerlerimizde olmadigi halde zamanla toplumsal yapimiza sirayet eden kimi çarpik anlayislarin ortadan kaldirilmasi da AK Parti olarak en önemli meselelerimizden biri olmustur. Bu konuda herkes önce kendi tarihine bakmalidir. Asirlarca kadini insan dahi saymayan, kiz çocuklarini diri diri topraga gömen o cahiliye dönemlerini biz bilmiyor muyuz? Medeniyetimizin menseinde biz özellikle bunlari lanetlemedik mi? Sevgili Peygamberimiz bunlara karsi mücadeleyi vermedi mi? Verdi. Öyleyse simdi biz, bu konularda Türkiye’ye kimsenin söyleyecek sözü olamaz. Gerek kadin, gerek erkek, özgürlük her insan için kutsaldir. Hak olarak söylüyorum, hak her insan için kutsaldir, emek her insan için kutsaldir. Bir zulüm kime yapilirsa yapilsin zulümdür. Bir cinayet isleyeni kim olursa olsun cinayettir. Bir siddet faili kim olursa olsun siddettir. Aci söz, söyleyeni kim olursa olsun aci sözdür. Hakaret, yapani kim olursa olsun hakarettir. Iftira, müfterisi kim olursa olsun iftiradir. Kadinin adeta mülk gibi görülmesi yanlistir. Gerekirse siddetle yola getirilebileceginin sanilmasi, ya benimsin ya kara topragin gibi hastalikli zihniyetlere kurban edilmesi yanlistir. Kadinin serefli yaradilisina saygi duymayan her anlayis çarpiktir. Bu çerçevede tarihi adimlar attik. Kadinlarimiz lehine yaptigimiz bunca düzenleme varken tartismayi degerlerimize düsmanlik araci haline dönüstürmeye çalisan bir avuç sapkina da meydani birakmayacagiz. Milletimizin millet, ailemizin aile olmasini zedeleyecek anlayislarla sonuna kadar mücadele edecegiz. PKK’nin daga kaçirdigi kiz çocuklari konusunda tek kelime etmeyenlerin, birakiniz kadin meselesini insana dair hiçbir konuda söz söyleme haklari olamaz. Türkiye’nin onca anli sanli kadin derneginden bu konuda herhangi bir tepki açiklamasi duydunuz mu? Her konuda ortaya çikip sokaklara dökülen, medyayi seferber eden, en yüksek perdeden bagiran güya insan haklari savunucularindan bir açiklama isittiniz mi? Hayir. Özellikle meslek örgütlerinden bu hususta dise dokunur, açik, net, kesin ve tartismasiz bir tavir sergileyen oldu mu? Çünkü bu kesimler için zihinlerindeki ajandayi hayata geçirecek bir zemin bulabilmek her türlü insan hakki mücadelesinden önemlidir. Bu tavirlariyla kendi konumlarini kendileri belirliyorlar. Bu konumun tarifi de; ikiyüzlü, ideolojik saplantili, milletinin degerleriyle barisamamis bir çizgidir. Son dönemde özellikle yürütülen bazi tartismalara artik bir nokta koymanin zamaninin geldigine inaniyorum. Maalesef yillardir gerek kalemiyle, gerek aktivizmiyle bu millete hizmeti geçmis kimi isimler kendilerine asla yakistiramadigimiz, asla tasvip edemeyecegimiz çirkin ifadelerle bu tartismanin içinde yer almistir. Biz her türlü fikre, her türlü elestiriye, her türlü teklife, her türlü mücadeleye saygi gösteririz. Ama kadinlarimizin onuruna, haysiyetine, kisiligine, iffetine yönelik en küçük bir saldiriya da müsaade etmeyiz . Adi unvani ne olursa olsun, birilerinin burada edebimizin el vermeyecegi ifadelerle AK Partili kadinlari istiskal etmesine asla sessiz kalamayiz. Yapilan bu saygisizligin en kisa sürede telafi edilecegine ve bir daha da tekerrür etmeyecegine inaniyorum. Biz inancimizin ve kültürümüzün temelinde yer alan aile kurumunu zayiflatacak hiçbir isin içinde yer almayiz. Bilhassa kendi dünyamizda aile hassasiyetimizi kimsenin tartisina sunacak da degiliz. Ve tweet atmak suretiyle benim Kadin Kollarimin basinda olanlara, “istifasini vermelidir” veya “istifa etmesi gerekir”; size mi soracagiz ya, size mi soracagiz? Bizim partimizin Kadin Kollari kendi demokratik tercihlerini kongreden kongreye kullanir, onun için de sizlerden icazet almaya ihtiyacimiz yok. Kadina yönelik siddet konusundaki hassasiyetimiz de insana olan saygi ve sevgimizden oldugu kadar, aile kavramina olan yaklasimimizdan da kaynaklaniyor. Ne kadina siddetle mücadelemizin zafiyete ugratilmasina, ne de bir avuç marjinalin aile degerlerimizi zedelemesine izin veririz. Türkiye olarak bin yillara sari medeniyet birikimimizde insani ve insan onurunu yücelten, aileyi merkeze alan, toplum dokumuza uygun özgün ve öncü metinler çikarma potansiyeline ziyadesiyle sahip oldugumuza inaniyorum. Simdiye kadar olusan uluslararasi külliyattan da istifade ederek, tercüme metinler yerine artik kendi çerçevemizi kendimiz belirlemememiz gerekiyor. Hani diyordum ya, Kopenhag kriterleri diyecegimize Ankara kriterleri der ve yolumuza devam ederiz. Enerjimizi ve vaktimizi heba eden son tartismanin kasitli bir sekilde alevlendirildigini, bazilarinin da bilerek veya bilmeyerek bu atese odun tasidigini düsünüyorum. Bu atesi körükleyenler, kadina siddetle mücadeleden veya kadinlarin insan haklarini tesis etmekten bir adim olsun geri gidecegimizi saniyorlarsa, simdiden bilsinler ki hüsrana ugrayacaklardir . Gereksiz tartismalar üzerinden körüklenmeye çalisilan bu fitne atesini insallah basiret ve ferasetle davranarak tamamen söndürecegimize inaniyorum. Aziz milletim, degerli dava arkadaslarim; geçtigimiz 18 yil boyunca oldugu gibi bugün de istikrar ve güvenden, adalet ve demokrasiden taviz vermeden ülkemize büyük hizmetler ve önemli projeler kazandirmaya devam ediyoruz. Bin yildir baris ve kardeslik içinde yasadigimiz ülkemizde refah ve huzurun hakim olmasi için var gücümüzle çalisiyoruz. Türkiye’nin dogusundan batisina, kuzeyinden güneyine neresinde yasarsa yasasin her insanimizi ayni samimiyetle kucakliyor, memleketimizin her karis topragini, her insanini ayni duyguyla seviyoruz. Demokrasiye, adalete, insan hak ve özgürlüklerine, hukuk devletinin gereklerine ve ülkemizin gelecek ideallerine yürekten bagliyiz. Herhangi bir irk taassubu içerisinde olmadan yaratilani Yaratan’dan ötürü sevmek suretiyle yolumuza devam ediyoruz. Bugüne kadar milletimizin sürekli artan teveccühüne mazhar olmanin onurunu yasiyoruz. Aziz milletimiz; Türkiye’nin hukukuna, seçilmis hükümetine ve kendi iradesine her zamankinden daha çok sahip çikiyor, küresel ve bölgesel bir aktör haline gelen Türkiye yürüttügü aktif diplomasisiyle ulusal ve uluslararasi çikarlarini daha güçlü sekilde korumaktadir. Bölgesel ve küresel baris için, adalet için bütün imkânlarimizi seferber ediyor, en üst seviyede sorumluluklar üstlenmeye devam ediyoruz. 2023 hedeflerimize, 2053 ve 2071 vizyonumuza uygun bir Türkiye’yi milletçe el ele insa edecegimize yürekten inaniyorum. Türkiye, demokrasi, insan haklari ve kalkinma yolundaki çabasini yeni basarilarla taçlandirdikça sadece kendi sinirlari içerisinde degil, bölgesinde ve dünyada da bir istikrar ve güç merkezi olacaktir. Bunu basaracak olan da AK Partidir. Bugün 19. Kurulus Yildönümümüzü kutluyoruz. 19 yas demek, en güçlü, en atilgan, en enerji dolu, en gayretli, en hevesli dönem demektir. Genç bir sairimiz partimizin bu Kurulus Yildönümün ne güzel anlatmis: “Ay yildiz zirvede, destan kopuzda, Türkiye askiyla güne biiznillah. AK Parti bir civan 19’unda, Yarina bismillah, düne masallah. Tek vücut, el ele, gönül gönle, Birlige yürüdü mukaddes çile. Gipta etti sevdamiz bülbüle, güle, Yürünen mübarek ize masallah. Inançtan çinarin kavi dallari, Sahlanan küheylan gençlik kollari, Ey kutlu davanin AK kadinlari, Ne hatunlari, size masallah. Sahada çalisan her AK nefere, Birlikte yazilan nice zafere, Sancagi tasiyan cengâver ere, Ulubatli Hasan misali masallah. Davayi kusanan hilal hatlara, Sevdayi tasiyan simsek atlara, Merkezde, tasrada teskilatlara, Yokusa masallah, düze masallah. Neler yaptik neler, sigmiyor söze, Eserle kavustu gece gündüze, Yükselen Türkiye’m gelmesin göze, Lisana masallah, söze masallah. Nidamiz Akif’in korkma sesidir, Millet gönlümüzün efendisidir, AK Parti milletin ta kendisidir, Tek millet, tek bayrak, bize masallah, Tek vatan, tek devlet, bize masallah.” Evet, biz de masallah diyoruz ve nice yildönümlerinde bulusmayi diliyorum. Bir baska sairin dedigi gibi: “Su gögüs kafesimi genisleten umudum var oldukça güzel günlere olan inancim hiç bitmeyecek.” Hepinize sevgilerimi, saygilarimi sunuyorum, kalin saglicakla.