Gözden kaçırmayın
Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”Yeni haftanin ülkemize ve tüm insanliga hayirli olmasi temenni ediyorum. Geçen hafta maalesef, hepimizi üzen olaylarin sikça yasandigi bir hafta oldu. Idlib’ten gelen sehitler, Van’da yasanan çig felaketi, uçak kazasi hepimizi üzen hadiselerdi. Bu olaylarda hayatini kaybeden vatandaslarimiza Allah’tan rahmet, yaralilarimiza acil sifalar, dostlarina, yakinlarina ve ülkemize sabirlar diliyorum. Allah bir daha böyle acilar yasatmasin. TEDBIR BIZDEN, TAKDIR ALLAH’TAN Elbette takdirin önüne geçebilecek bir güç yok. Ancak bizim inancimizda tevekkül var. Tedbir almak var. Önce deveyi saglam kaziga baglayip, sonra ibadet etmek var. Tedbiri alacak olan yetkililer, ‘kahraman olmak’ derdine düsmemeli, her zaman yapilmasi gerekeni yapmalidir. Biz bunun için her zaman ‘liyakat’ diyoruz. Isin ehline verilmesi diyoruz. Is ehline verildiginde, zarar olmaz, kayip olmaz, aksine kazanç olur. Zamandan kazanç olur, ekonomiden kazanç olur, kaliteden kazanç olur. Hatta insandan bile kazanç olur. Uzun zamandir gündemimizin ülkemizin ana maddelerinden birisi Suriye’de yasananlardir. Neredeyse her hafta bu konuyu gündeme getirmekteyiz. Çünkü biz cografyamizi ve bu cografyanin insanlarini düsünüyor, dertleniyoruz. Akan kan Müslümanlarin kanidir ve bu bizi son derece üzmektedir. Idlib’te su an yasanan insanlik krizi ise adeta içimizi yakmaktadir. Biz bugüne kadar hep barisçil çözümden yana olduk, akacak olan kanin kimseye faydasi olmayacagini vurguladik. Bu noktada Astana ve Soçi süreci bir nebze de olsa bizi umutlandirdi, lakin su an gerek Rusya’nin gerekse rejimin saldirilari ve askerlerimizin hayatini kaybetmesi bizi endiseye sevk etti. Idlib’te gerçeklesecek olan çatismalar kimsenin faydasina olmayacaktir. Burada en büyük zarari ne yazik ki yine mazlum sivil halk görecektir. Bu sebeple Idlib’e rejimin baslattigi operasyonu durdurma çagrisi yapiyor ve tekrar barisçil çözüm yollari aranmasini tavsiye ediyoruz. Bütün bu gelismelere ragmen sunu da ifade etmek durumundayiz. Sn. Cumhurbaskani’nin Putin’le gerçeklestirdigi son görüsme akabinde, Rusya ile irtibatin kesilmeyecegi ümit verici bir gelisme olarak ele alinmalidir. Çünkü ister Astana, ister Soçi olsun, burada meydana gelen hadiselerin durmasi ancak Türkiye’nin, Rusya’nin, Iran’in ve Suriye Rejimi’nin birlikte takinacagi tavra baglidir. KUDÜS ORTAK MESELEMIZDIR. Dis politikayla ilgili bir diger gündemimiz ise, yüzyilin dayatmasi denilen plan. Malumunuz oldugu üzere ABD Baskani Trump, Filistin meselesinde insanligin gözünün içine baka baka yüz yilin anlasmasi diyerek yüz yilin rezilligine imza atmistir. BOP projesini ve Arz-i Mevud hayallerini gerçeklestirme yolunda hizla ilerlemek için çaba sarf etmektedir. Fakat “bedeli ne olursa olsun Müslüman’ca yasamanin haysiyetine talip olanlar” bu projenin sonuna kadar karsisindadirlar. Ne gerekiyorsa yapmak için hazirdirlar. Bu yüzden Saadet Partisi olarak dün Istanbul Yenikapi’da bir miting gerçeklestirdik. Mitinge bütün siyasi parti genel baskanlarini ve sivil toplum kuruluslarini davet ettik. Basta CHP genel baskani Kemal Kiliçtaroglu olmak üzere, gelecek Partisi genel baskani ve eski basbakan Ahmet Davutoglu, Demokrat parti genel baskani ve Afyonkarahisar milletvekili hemsehrimiz Gültekin Uysal, Istanbul Büyüksehir Belediye baskani Ekrem Imamoglu ve Hüdapar genel baskan yardimcisi ile sivil toplum kuruluslari temsilcilerine ve katilim saglayan tüm vatandaslarimiza tesekkür ediyor, Allah razi olsun diyorum. Kudüs siyasi bir polemik konusu degil, partiler üstü bir meseledir. Bu sebeple mitingi biz organize etmemize karsilik, parti bayragimizi degil, Türk ve Filistin bayraklarini dalgalandirdik. Kudüs hepimizin ortak meselesidir. Çünkü Kudüs demek Mekke, Medine, Sam, Trablus, Istanbul demektir. Eger bugün Kudüs’ü müdafaa edemezsek yarin Diyarbakir’i, Konya’yi, Istanbul’u müdafaa edemeyiz. SÜREÇ NASIL GELISTI Bugünü dogru anlamak için, geçmisi bilmemiz gerekir. 1897 Basel Kongresi’ni , 1917 Balfour Deklarasyonu’nu, 1948 Israil’in BM tarafindan ne kadar garip gerekçelerle kuruldugunu anlamazsak bugün ki hadiseleri anlayamayiz. 1991 SSCB’nin dagilmasi ile Siyonizm dünyayi tek basina sekillendirme adimlari atmaya baslamistir. Bu tarihte alinan ilk karar hedefin artik komünizm degil Islam âlemi oldugunu vurgulamislardir. Son olarak ise 11 Eylül hadiselerini de ayri bir merhale olarak görmek mecburiyetindeyiz. Bu hadise akabinde ABD Baskani kendi agzindan Haçli seferi ilan etmistir. Bunlar tesadüf olarak olmus olaylar degildir, belirli bir hedefe yönelmenin getirdigi bir süreçtir. Herkes bilmeli ki bizim tarihimiz serefli sahifelerle doludur hiçbir zaman Müslümanlar Yahudilere zulmetmemistir. Zulüm her zaman Hiristiyan cephesinden gelmistir. Müslümanlar Yahudi düsmani degildir ama zulmün, haksizligin karsisindadirlar. Bu sebeple dünya Siyonizmine kararliligimizi göstermek için 9 Subat Pazar Günü Yenikapi’da Büyük Kudüs Mitingi’ni hep birlikte gerçeklestirdik. ISLAM DÜNYASI BIR BIRIYLE UGRASMAYI BIRAKMALIDIR. Bundan sonra yapilmasi gerekenler ise kisa vadede, D8’ler basta olmak üzere, bütün ulusal ve bölgesel kuruluslar harekete geçirilmelidir. Islam ülkeleri, Israil ile olan diplomatik iliskilerini askiya almalidir. Ciddi ekonomik, diplomatik, siyasi ve askeri yaptirimlar devreye sokulmalidir. Islam Isbirligi Teskilati bünyesinde bir ‘Filistin Gücü’ olusturularak, gerekli teçhizatla Gazze’ye konuslandirilmalidir. Hukuka ve evrensel degerlere inanan, bütün küresel kuruluslarin, bu zorbaliga karsi tek yürek halinde hareket etmesi saglanmalidir. Dünyanin her yerinden Filistin’e destek platformu olusturulmalidir. Orta ve uzun vadede ise, Islam ülkeleri olarak bir birimizle ugrasmayi birakmaliyiz. Sahip oldugumuz imkanlari bir birimizi yok etmek için degil, desteklemek için kullanmaliyiz. Cografyamizi sömürgelestirmek isteyenlere karsi ortak stratejiler gelistirmeliyiz. Kaynaklarimizi dogru ve verimli kullanmaliyiz. Aramizdaki ticareti güçlendirmeli, bu ticareti ortak bir para birimiyle yapmaliyiz. Islam Ülkeleri Savunma Isbirligi Teskilati’ni da mutlaka kurmaliyiz. Unutulmamalidir ki, sartlar ne kadar zor olursa olsun bizim inancimizda umutsuzluga asla yer yoktur. Karanligin en yakin oldugu an, safagin en yakin oldugu andir. Inaniyoruz ki bu mitingle ortaya konulan tavir, safagin habercisidir. Erbakan hocamizin dedigi gibi, “zulüm ebedi olamaz, kötülük er ya da geç hüsrana ugrayacaktir. Hiç kimse Müslümanlarin bugünkü daginikligindan dolayi, Islam Birliginin kurulamayacagini zannetmesin. Allah’in izni ile Islam Birligi mutlaka kurulacaktir. Baskenti Kudüs olan bagimsiz Filistin devletinin kurulma günleri yakindir. Unutmayin ki zafer inananlarindir ve zafer yakindir.” VATANDASIN EKONOMIK SIKINTILARINA KULAK VERIN. Gene geçtigimiz hafta, Hatay’da bir vatandasimiz “çocuklarim aç” diyerek kendini yakti. Bir insan çaresiz kalmazsa, böyle bir girisimde bulunmasi mümkün mü? Neymis? Siyasi manevraymis, muhalefet olsun diye yapiyormus. Bu nasil akil? Bu nasil vicdan? O insan hayatini kaybetti. Reklam, ölmüs bir insanin ne isine yarar? Bu ülkede ekonomik sikinti var. Issizlik var. Çalistigi halde geçinemeyen insanlar var. Bunu görün artik. Iktidar bunu görmek istemiyor. Gösteren kuruluslara da gereken düzenlemeyi yapiyor ve yaptiriyor. TÜIK Ocak ayi enflasyon rakami açikliyor. Yillik bazda enflasyon 12.15 olarak belirlenmis. Peki nasil belirlenmis; TUIK kira, fatura ve gidanin enflasyon hesabindaki payini azaltarak hesaplamaya gitmis. Insanimiz maasini aldiktan sonra kira, fatura ve gida alisverisini yapinca elinde para kalmiyor. Ama iktidarin bundan yok! Çünkü iktidarin enflasyonu ile milletin enflasyonu farkli. Ekonomiyi düzeltemeyen yönetim rakamlari düzenliyor. Milletimiz ekonominin gidisatindan muzdarip. Yöneticilere seslerini duyurmanin derdinde fakat yönetenlerde farkli sesleri kesmenin derdine düsmüs durumda. Bunun bir örnegini Silopi’de gördük. Bir ögretmen kardesimiz, merhum Erbakan Hocamizin meclis konusmasini sosyal medya hesabinda paylastigi gerekçesi ile, hakkinda sorusturma açilmis ve bir beldeye sürgün edilmis. Hani siz Erbakan’in talebeleri idiniz? Neden rahatsiz oldunuz? Bu ülkede, Erbakan Hocayi paylasanlara ceza, sayin Erdogan’i paylasanlara terfi veriliyorsa, fikir özgürlügü de, adalette yok demektir. Bir baska örnegi Kahta Belediyesi. Önceki Ak Partili belediye baskani borçlanmis, ödememis, sonra belediye Saadet Partisine geçince haciz islemi baslatilmis. Belediyeye ait ne kadar is makinesi ve araç varsa haczedilmis. Belediye nasil hizmet edecek? Edemeyecek. Bu durumda siz kimi cezalandirdiniz? Kahta halkini. Bu mu adaletiniz? Bu mu fikir özgürlügünüz? TELEFERIGE 140 BIN MÜSTERI GARANTISINI NASIL VERDINIZ? Simdi yerel bazi konulara da deginmek istiyorum. Geçen hafta belediye meclisinde alinan kararla, teleferik ihalesine çikilma karari alindi. Simdi biz belediyeye desek, trafik ve otoparki çözün, ondan sonra bu islere para verirsiniz. Hemen derler ki bizden para çikmayacak, yap islet devret ile yaptiriyoruz. Nasil yaptiriyorsunuz? 25 yil isletme hakki ve yillik 140 bin müsteri garantisiyle. Peki yillik 140 bin yolcu binmezse ne olacak? Aradaki farki belediye ödeyecek. Hani sizden para çikmiyordu? Su yolcu ve müsteri garantili islerden vazgeçin artik. Köprülerde ne kadar ödedigimizi görmüyor musunuz? Hava alanlarinda ne kadar ödedigimizi görmüyor musunuz? Zafer Hava alanina ödedigimizi görmüyor musunuz? Yillik 140 bin müsteri! Afyonun nüfusu 240 bin. Bu sayiyi tutturmamiz mümkün degil. Bizim tuhafimiza giden bir baska boyutu ise,kararin oy birligi ile alinmis olmasi. Yani muhalefet partileri de kabul demisler. Hayret dogrusu. Biz böyle söyleyince Saadet Partisi teleferige karsi mi? Hayir. Biz teleferige degil, yapilis usulüne ve zamanina karsiyiz. Müsteri garantisine karsiyiz. Hamama giren terler demis atalarimiz. Ticarete atilan da riske girecek. Karini zararini kendisi düsünecek. 140 bin müsteri garantisi. Bir de bunu dolar ya da Euro üzerinden verirsiniz. Ne ala memleket. Her firsatta kul hakkinin vebalinden bahseden, sayin Mehmet Zeybek beyi uyariyoruz. Afyonkarahisar halki binmedigi teleferigin parasini ödeyecek. Bundan daha büyük bir kul hakki var midir? Bu vebale girmek istemiyorsaniz bundan derhal vazgeçin. TRAFIK SORUNUNU ÇÖZMEDEN YAPILAN BÜTÜN ÇALISMALAR ISTENEN NETICEYI VEREMEZ. Bilindigi gibi afyonumuzun birinci problemi trafik. Siz trafigi çözmeden, bir yerlere gelmeniz mümkün degil. Gastronomi sehri olarak seçilmemiz güzel bir sey. Cografi isaret almamiz güzel bir sey. Bunlar disaridan insanlarin gelmesine sebep olacak. Ancak gelen insan bu trafigi görünce bir daha gelmek istemeyecek ve dostlarina da tavsiye etmeyecektir. Bundan dolayi bizim her seyden önce trafik sorununu çözmemiz gerekir. Bir belediyenin asli görevi, sehirde yasayan insanlarin hayatini kolaylastirmaktir. O sehirde yasayan insanlar memnun iseler, en iyi reklami onlar yapacaktir. Sizin reklam ve tanitimla ugrasmaniza bile gerek kalmaz. IMARET CAMII ÖNÜNDE EKMEK KUYRUGU HOS DEGIL. Reklam demisken, Imaret Camii önünde ekmek dagitim kuyrugu hiç hos olmadi. Ordu bulvarindan hos degil diye kaldirilip, Imaret’e konmasi dogru degil. Daha ara sokaklar tercih edilmeli diye düsünüyoruz. Son olarak okul bahçesinde kartopu oynayan çocuklarda meydana gelen yaniklarin, kullanilan alkali maddenin sebep oldugu ortaya çikti. Olayi örtbas etmeye çalismak yerine, açikça biz bir hata ettik diyerek, ögrencilerden ve velilerinden özür dilenip, helallik alinsaydi daha hos olurdu. Ama travma ile olusmus diyerek olayi kapatmaya çalismak ayiptir, günahtir. Sorumlularin hak ettikleri cezayi almalarini bekliyoruz. Bu düsüncelerle hepinize tesekkür ediyor, hayirli günler diliyorum. Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez Ilçe Baskani Orhan Arsla
Yorumlar
Yorum Yap