Gözden kaçırmayın

Resmi gazetede yayınlandı 16 ile yeni vali atandıResmi gazetede yayınlandı 16 ile yeni vali atandı

ögretmene fazlandan ek ders ücreti Milli Egitim Bakanligi Müstesari Yusuf Tekin, ögretmenlere verilmesi planlanan tesvikle ilgili yeni modeli anlatti. Eklenme: 16 Kasim 2016 - 14:18 / Son Güncelleme: 16 Kasim 2016 - 14:18 / Editör: Ferhat Esnek Yeni modelde, tüm okullar 100 ayri kritere göre kredilendirilecek. Daha kötü sartlarda çalisan ögretmenlere daha fazla ek ders ücreti ve hizmet puani verilecek. Türkiye egitime erisimde büyük mesafe katetti, egitim yatirimlari da artti. Son 14 yilda 6 Milli Egitim Bakani degisti. Egitimde de onlarca kez degisiklik yapildi. Ancak, egitimin kalitesi hâlâ istenen standarda ulasamadi. Milli Egitim Bakanligi Müstesari Doç. Dr. Yusuf Tekin, egitimin niteligini düsüren sorunlar ve kaliteyi artirmak ne yapacaklarina iliskin sorularimizi yanitladi. Tekin, gelecek egitim yilinda uygulanmaya baslayacak yeni müfredattan, ögretmen atama sistemindeki degisikliklere, açiga alinan ve ihraç edilen ögretmenlere ve egitimin muhafazakârlastirildigi iddialarina kadar pek çok konuda da bilgi verdi. 14 yillik bir iktidar, 6 bakan degisti. Egitimde pek çok degisiklik yapildi. Bu sürede okullulasma oranlari, derslik sayisi ve egitime ayrilan bütçede artis oldu. Ancak, egitimin niteliginde hâlâ sikintilar var. Neden? Nedir niteligi düsüren sebepler, sizce? Su elestiriyi kabul etmiyorum: Ak Parti iktidari döneminde çok sayida bakan degisti, bakan degistigi için de politika oturtulamadi. Külliyen yalan. Dünyada ortalama derslik basina, ögretmen basina düsen ögrenci sayisi 20’lerle ifade edilirken, bizim ülkemizde derslik basina ögrenci sayisi 50’lerdeydi. 14 yil boyunca fiziksel alt yapi eksiklerini gidermek üzere siyasi iktidar taahütte bulunmus. Bu açilardan bakildiginda her sinifimizda Türkiye ortalamasi su anda 30’un altina düsmüs durumda. Dünyanin her yerinde önce alt yapi çalismalari, ardindan nitelikle ilgili çalismalara baslarlar. Simdi öyle bir dönemdeyiz. Alt yapi tamamlandi, bundan sonra nitelik üzerine odaklanan egitim süreci baslayacak demektir. Son iki senedir üzerine çalistigimiz ana politika da bu. “Çocuklarimizi bilgilerin ezberletildigi birey haline getiriyoruz” 19. yüzyilin basindan itibaren felsefesi kurgulanan egitim çizgisi var. Tek merkezden kurgulanan, herkese ayni egitimin verildigi sistem. Bizde de, egitimin içerigi bu tarihlerde olusturulmus, hâlâ ayni sekilde devam ediyor. Ideolojik biçimlendirme yapan egitim felsefesinden vazgeçip, daha çagin gereklerine uygun egitim gerekli. Niteligi düsüren faktörlerden birinin de, ideolojik egitim olduguna inaniyorum. Egitim çok dinamik sektör. Herkesin elinde telefonlar var. Istedigi bilgiye ulasabiliyor. Bizim hâlâ böyle bir ortamda çocuklara basili materyal üzerinden bilgi vermeye devam etmemiz çagdas bir egitim mantigi degil. Hepimiz de bunu elestiriyoruz. Çocuklarimizi bilgilerin ezberletildigi birey haline getiriyoruz. Çocuk, kitaptaki bilgiye internetten ulasabiliyor. Hâl böyleyken benim müfredatim, ders kitaplarim hâlâ çocuklara bilgi verme agirlikli olursa egitimin niteligini düsürür. Bundan vazgeçmek gerekiyor. Nitelikle ilgili çalismalar için daha analitik düsünen bir ögrenci profili hedeflememiz gerekiyor. Yillarca biz, okullarimizda su dersi ögreniyoruz, ne isimize yarayacak tartismasini yaptik. Çocuklarin elde ettigi bilgileri yorumlayabilecegi bir hâle dönüstürmenin daha dogru olacagini düsünüyoruz. Uluslararasi degerlendirmelerde Türkiye’deki ögrencilerin yüzde 2 gibi çok düsük bir kismi problem çözme becerisine sahip. Temel becerilere sahip ögrencilerin orani da çok yüksek degil … Kesinlikle. PISA ve TIMSS sinavlarinin temel espirisi, bilgiden yararlanip problem çözme üzerine kurgulanmis. Yurt disinda ögretim üyeleri ile konustugumuzda bize yöneltilen en büyük elestiri, Türkiye’den lisans ya da lisanüstü egitim için gelen çocuklarin bilgiye sahip olma konusunda problemleri yok. Lise seviyesindeki ögrenci, lisans mezunu ögrenci kadar bilgi sahibi, ama bilgileri kullanmak konusunda yetersizler. Tüm uluslararasi metinlerde de ana elestiri bu. Bunun üzerinden yola çikmak lazim. “Müfredati sadelestiriyoruz” Peki, 2005 yilinda da bunun için köklü bir müfredat degisikligi yapilmisti. “Uygulama agirlikli, sorgulayan, ögrenci merkezli müfredat hayata geçiriyoruz” dendi. Ise yaramadi mi? Hâlâ, ayni elestiriler var ? Baslangiç noktasi iyiydi. O dönemdekiler bir adim atiyorlar. Üzerinden 10 yil geçiyor. Artik, yeni bir Türkiye ve yeni hedefler var. Fatih projesi, aklilli tahta, tablet yoktu. Simdi 10 yil önceki Türkiye’den bilgiye ulasmada çok daha ileri bir Türkiye var. Ayni sistem üzerinden yapilmasi gereken revizyonlari yapiyoruz.Yoksa, köklü bir degisiklikten bahsetmiyoruz. Müfredatta öyle bir baslangiç yapilmis biz onu devam ettirecegiz. Müfredati sadelestiriyoruz. 7-8 yilda, 500 bin ögretmen hizmetiçi egitimden faydalandi ve bunu devam ettiriyoruz. Egitim sistemi, bugün degisikligi yap, ertesi gün sonuç alacaginiz bir sey degil. Orada baslayanlar Türkiye’yi bir noktaya getirdi, bir adim öne tasiyoruz. Eristigi bilgiyi kullanabilen ögrenci ve egitim sistemi kurguluyoruz. Bunun için de, teknolojik alt yapimizi bir yere getirdik. Ilave olarak, ögretmenlerle ilgili olarak hizmetiçi egitim sürecini de belli bir noktaya tasimis durumdayiz. “Müfredatta yüzde 40 oraninda hafifleme olacak” Müfredati sadelestiriyoruz derken, ders saat sayilari mi, konular mi azaliyor? Yeni müfredatta ne gibi degisiklikler var? Üç ana durum var. Birincisi, agir ve bilgi odakli müfradatimiz var. Hem kazanim hem de bilgi düzeyinde bunu hafifletecegiz. Yüzde 40’lar civarinda bir hafifleme olacak müfredatta. Ikincisi, bilgiye ulasmaktan çok, problem çözme kapasitesini gelistiren mantalite yerlestirmeye çalisiyoruz. Üçüncü olarak, Türkiye ilginç süreçler yasiyor. 15 Temmuz kirilma noktasi. Bu cografyayi birarada tutacak degerlerin aktarilmasi da bizim için önemli. Bu anlamda, bu degerlerin egitim sisiteminin içine aktarildigi müfredat arzu ediyoruz. Mesleki teknik egitimde, degerler egitimi anlaminda meslek ahlâki ve is ahlâkina müfredatta yer verecegiz. Âhilik kültürü çok önemli olarak yer alacak. Ders saatleri, ders sayisi totalde azalmasa da günlük ders saatleri sayisinda azalma hedefliyoruz. Uluslarasi degerlendirmelerde fen, matematik, okuma becerilerinde önceki yillara göre puanlar bir parça yükselse de, hâlâ siralamalarda sonlardayiz. ÖSYM verilerine baktiginizda da test ortalamalari özellikle fen ve matematikte düsük. Fen ve matematigi neden ögretemiyoruz? Fen ve matematik gibi derslerde kabul etmiyorum bu elestiriyi. Baktiginiz göstergeler açisindan degisir. Ama yabanci dil açisindan kabul ediyorum bu elestiriyi. Ortalama bir OECD ülkesinde yabanci dil ögrenmek için ayrilan saat bir ögrenci için 700 saat civarinda. Biz 1200 saat yabanci dil veriyoruz, ama yeterince yabanci dil ögretemiyoruz. Fen ve matemetikte niye kabul etmiyorsunuz, ortalamalar parlak degil? Uluslararasi sinavlardaki mevzu müfredatimizla alâkali. Biz, sadece bilgi odakli egitim veriyoruz. O sinavlarda bilgiyi kullanmayi degil de, bilgiyi sordugunuzda daha basarili olacaktir. “Açik uçlu sinav dönemi baslayacak” O zaman, sinav ve test odakli egitim sistemini sorgulamak gerekmiyor mu? Tam oraya gelecektim. Biz testlerle çocuklarin bilgi düzeyini ölçüyoruz, bilgiyi analiz etme kapasitesini ölçmüyoruz. Pilot uygulamalarina basladik. Yönetmelikte ona göre degisiklik yaptik. Ögretmenlerimizin test yapma sayilarini sinirlandirdik. Açik uçlu sinavlari özendirmek istiyoruz. ABIDE (Akademik Becerilerin Izlenmesi ve Degerlendirilmesi) denen bir program gelistirdik. Merkezi sinavlari açik uçlu sinav haline dönüstürecegiz. Ayni seyi, ÖSYM de çalisiyor. Üniversiteye giris sinavlarinda açik uçlu sinav yapabilir miyiz, yapamaz miyiz diye. Temel problem burada. Bunun sebebi de, 60 kisilik siniflari olan bir okulda, ögretmen bes sinifa girse 300 ögrenci eder. Bu kadar ögrenciye klasik sinav yap dedigimizde vakit alir. Ölçme ve degerlendirmede daha kolay yöntemleri tercih için test usulu gerçeklestirmisler. Ama biz ne yaptik, ögretmenin yükünü hafifilettik. Artik 60 kisilik sinifa girmiyor ögretmen. 20 kisilik siniflar. Test yapmasini gerektiren bir sey yok. Önümüzdeki dönemde ögretmenin test yapmasini istemiyoruz. Bunu haayata geçirecegiz. Peki, ögretmenler de ayni ezberci sistemde okuyor ve mezun oluyor? Bilgiyi kullanmayi nasil ögretecek, nasil destekleyeceksiniz ögretmeni? Maalesef. Yeni aramiza kattigimiz aday ögretmenlerle ilgili çok detayli bir süreç baslattik. 2 yildir aday ögretmen yetistirme sürecini çok farkli mekanizmalarla gelistirdik. Bu yil mülâkatla istihdam ettik. Adaylik sürecinin kalkmasi bu anlamda becerilerine bagli hale geldi. Bundan sonra test sinavi ile ögretmen alma felsefesi olmayacak. YÖK de ögretmen yetistirme süreciyle ilgili çalisiyor. Ögretmenlerimizi ayrica açik uçlu sinav yapma konusunda hizmetiçi egitim aliyorlar. Portatif egitim birimleri Baska bir sorun da devamsizlik ve okul terki. Devamsizliklar yüksek, 15-19 yas arasinda liseyi bitirmeden egitimden ayrilan gençlerin orani da yüzde 38. Uluslararasi arastirmalarda Türkiye’deki ögrencilerin motivasyonu yüksek çikiyor. Buna karsin ögrencileri niye okulda tutamiyoruz? Devamsizlik konusunda da okul terkleri konusunda da her yil derinlemesine analizler yapiyoruz. Dünyanin her tarafinda zorunlu egitim çaginda fireler olur. Türkiye’deki biraz yüksek. Sunu unutmamamk lazim, zorunlu egitimin tarihi 2012. Bu, bir kültür ve üç dört yilda yerlesecek bir sey degil. Bir mücadele gerektiriyor. Insanlari ikna etmek gerekiyor. Rehberlik faaliyeti yürütüyoruz bu konuda. Sebeplerine baktigimizda bir sürü gerekçe var. Ancak ,çok büyük bir oranla maalesef lise çagindaki çocuklarimiz Anadolu’nun pek çok cografyasinda emeginden faydalanilan çocuklar. Bahar aylarinda devam sorunu ortaya çikiyor. Ekim mevsimi basliyor. Bunlarin hepsiyle ilgili tedbirler almaya basladik. Konar göçer ailerle ilgili yerlestikleri yerlere portatif egitim birimleri olusturacagiz. Devam konusunda bu yil geçtigimiz yila oranla çok daha basarili bir yil geçirecegiz. “Okul bittiginde ne olacagina dair beklentisi yok çocuklarin” Ortaögretim izleme raporunuza göre, meslek lisesi, spor liseleri ve imam hatip liselerindeki ögrencilerin devamsizligi daha fazla. Ögretmenler, ögrencilerin okulda mutsuz olduklari ve akademik basarilarinin düsük oldugunu düsündükleri için devamsizlik yaptiklarini söylüyor. Neden bu okullarda devamsizlik daha yüksek ve niye ögrenci mutsuz ve basarisiz hissediyor? Devamsizlik konusunda okul türleri arasinda ayrim yapmiyoruz. Ama, her okul türü arasinda farkli tedbir almak gerekiyor. Meslek lisesinde çocuk okuldaki atölye ortamini belki begenmiyor. Çirak ve benzeri gittigi yerlere devam ettigini görüyorsunuz. Ya da, okul bittiginde ne olacagina dair bir belentisi yok çocuklarin. Olumsuz algilarini giderecek rehberlik çalismalari ile tedbirler aliyoruz. O konuda da önümüzdeki günlerde çokça konusulacak seyler paylasilacak.. Liselere yerlestirme sisteminde de çokça elestirilen nokta, tüm okullara sinavla ögrenci almanin basarili ve basarisiz ögrencileri belirli okullarda toplanmasina neden oldugu. Bunun da ögrencilerin basarisiz ve mutsuz hissetmesinde payi olabilir mi ? Liselere sinavla ögrenci yerlestirmenin en tehlikeli boyutlarindan biri bu. Ögrenciler basari sirasina göre yerlesiyor. Iste, biz bu algi ile mücadele etmek için diger liselerimizi gelistirecek tedbirler aliyoruz. Meslek lisesinde istihdam garantisi veren, üniversiteye giriste kolayliklar saglayan adimlar atabilir miyiz, basari düzeyi daha yüksek ögrenciyi meslek lisesine çekebilir miyiz diye çalisiyoruz. “KPSS ögretmenin niteligini ölçmüyor” Niteligin artmasi için nitelikli ögretmen çok önemli. Ögretmenlerin niteligine dair çok fazla veri yok. Tek veri KPSS’deki Ögretmenlik Alan Bilgisi Testisi’nde brans ögretmenlerinin test ortalamalari. Ortalamalar vasat. Lise matematik ögretmenlerinin net ortalamasi 9, meselâ. Ögretmen Strateji Belgesi hayata geçmedi, ögretmen niteligi ile ilgili somut adimlariniz neler? KPSS ile ögretmen istihdam etmenin yanlis olduguna inaniyorum kisisel olarak. Egitim fakültelerinin son sinif ögrencileri geçen yila kadar, üniversitelerine yakin okullarda yüzlerce ögretmen adayi kâgit üzerinde kayit yaptiriyordu. Bu bir staj degil. Staj dediginiz sey, usta-çirak iliskisinin olgunlastirilmasidir. Artik, her okula ögretmen sayisiyla orantili bir biçimde ögrenci gönderilecek egitim fakültelerinden. Her okulda dosya olusturulacak ve biz ögretmen atarken o dosyalari referans olarak kabul edecegiz. Test sinavi basarisini degil, sadece ögretmenin o bir yil içindeki durumunu veri olarak kullanacagiz. Simdiye kadar yüksek puanla ataniyordu. KPSS ögretmen niteligini ölçen bir sinav degil. Bu felsefeyi yavas yavas terk ediyoruz. Gelecek yil veri setimizi biraz daha genisletecegiz. KPSS’ye ilave olarak staj dosyasindaki notlar, mülâkat notlari… Bunlari da degerlendirecegiz. Ögretmen niteligi bununla ancak artabilir. Sözlesmeli ögretmenlikle de 4 yil sonunda kadrolu olabilecek ögretmen. Bir perfomans denetimine tâbi tutulmus olacak. Veli, ögrenci, idare memnuniyeti, tüm bunlarin hepsini ölçebilecegimiz mekanizma olusacak. Okullara kredilendirme, ögretmene tesvik sistemi Ögretmenlerin yüzde 70’i doguya ataniyor, ama kalmiyorlar. Bu, niteligi etkiliyor. Bu bölgeler için ögretmenlere tesvik hazirligi oldugunu biliyoruz. Ayrintilari neler? Ögretmen çalisma sürelerinin ve zorluklarinin göz önüne alindigi yeni bir mekanizma üretiyoruz. Okul bazli olarak kredilendirme sistemi getiriyoruz. 70 bin okulun tamami için fiziksel kosullarindan, kurumun bulundugu mahallenin sosyo ekonomik, asayis göstergelerine kadar 100’ün üzerinde kriter belirledik. Kendi kurumlarimizi kredilendirmeye tâbi tutuyoruz. Diyarbakir’da 100 üzerinden 70 alan bir okul var, Kastamonu’da 100 üzerinde 20 alan bir okulumuz var diyelim. 20 alan okuldaki ögretmen daha zor satlarda çalisiyordur. Buna göre ögretmenlere tesvik uygulanacak. Maas anlaminda degil, ama ek ders üzerinden ücret farkililigi, bir de hizmet puani açisindan farklilik. TÜIK, Maliye, Kalkinma, Adalet ve Icisleri Bakanligi ile veri seti olusturuyoruz. Sona gelmek üzereyiz. Okul öncesi egitimin zorunlu olacagi, ikili egitimin kalkacagi ve 5. sinifin dil agirlikli hazirlik sinifi olacagi açiklandi. Bu uygulamalar gelecek egitim yilinda baslayacabilecek mi ? Pilot iller mi belirlendi ? Ikili egitimle ilgili pilot çalismamiz yok. Türkiye’nin tamaminda yatirim programina göre okullar yapiyoruz. Ikili egitim Türkiye’deki illerin yüzde 80’inde kisa sürede bitecek durumda. Birkaç ilimiz çok kritik, Istanbul, Diyarbakir, Gaziantep gibi. Okul öncesinin zorunlu olmasinda ve 5. siniflarin dil hazirlik sinifi olmasinda pilot uygulamalar olacak. Tüm bu uygulamalar niteligi bire bir etkileyecek ve artiracak. Yillardir hep sikayet edilen konulardan biri de, özel okullarin ögrencilerinin notlarini sisirmesi ve TEOG gibi sinavlarda bunun ögrenciler arasinda haksizlik yaratmasi. Sorusturmalar yapiyordunuz. Nedir tespitleriniz ve bu konuda idari islem yapilan okul sayisi nedir? Herhangi bir okulu böyle bir saibe ile zan altinda birakmayi dogru bulmuyorum. Ögretmene ceza veriyorsunuz, ama ögretmen, ‘okul sahibi beni zorladi’ diyor. Okul sahibine cezai bir müeyyide uygulayamiyorsunuz. Bugünlerde yasalasacak metinle okul sahibine ve kurucularina para cezalari verilebilecek. Para cezasi ile baslayip, tekrarinda farkli boyutlara ulasabilecek. Sikayet gelen okullaralarla ilgili tedbirleri aldik. “Açiga alinan ögretmenlerin sorusturmasinda sona gelindi” Fettullah Gülen Yapilanmasi ile irtibatli oldugu gerekçesiyle kapatilan okullarin son sayisi nedir? Bir de, bu okullardan kaçi bu yil yeniden açildi ve hangi tür okullara dönüstü ? Çogunlugunun imam hatip yapildigi yönünde elestiriler var. Elimizde ihtiyaç tablosu var. Diyelim ki, Izmir, Aliaga ya da Bornova ilçemizde hagi tür okula ihtiyaç var, biz biliyoruz. Zaten yatirim programimizda var bu ihtiyaçlar. El konulam okul varsa neye dönüstürecegimiz belli. Okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere 1060 okul kapatildi. Sehven kapatilip tekrar açilan okul sayisi ise 69. Proje okullari Proje okullari bir süredir gündemde. Ögretmenlerin rotasyonu ve gelen ögretmenlerin atanma kosullari elestiriliyor… Her sey mevzuata uygun yapiliyor. Atamalarla ilgili elestirilere katilmiyoruz. Kendimizin nitelikli bir okulu var ise biz okulu niye daha niteliksiz hale getirelim. Bu akla zarar bir elestiri. Tam tersine, o okullari “daha nitelikli hale getirelim” dedik. Yerleri degistirilen ögretmenlere kategorik olarak bir elestirimiz yok. Mesleki dolgunlik yasadigini düsünerek daha dinamik kadrolar olusturuyoruz. O deneyimli ögretmenlerin deneyiminden de baska okullarin faydalanmasini istiyoruz. Çok sayida ögretmen ihraç edildi ve açiga alindi. Son rakamlar nedir ve açiga alinan ögretmenlerin sorusturmalari ne asamada? Ihraç ettigimiz ögretmenlerle ilgili kili kirk yararak bu yapiyla iliskisi noktasinda somut verileri olan kisileri ihraç ettik. ‘Kandirildik, mahalle baskisiyla’ diyenler var. Bu, bizim açimizdan bir sey degil. Sonuç itibariyle biz bu yapiyi destekleyenleri cezalandirmis olduk. Ama bizim verilerimizde yanlislik varsa itirazlar üzerine degerlendirdik, degerlendirmeye devam ediyoruz. Açikta olanlarla ilgili sorusturma süreci devam ediyor. Özellikle bölücü terör örgütü ile ilgili açiga alinan ögretmenlerle ilgili sorusturmada sona geliniyor. Ihraç edilen ögetmen sayisi 30 bin 351. Açiga alinan ögretmen 16 bin 688. Açiga alinanlardan geri dönen 6 bin 474 ögretmen var. Ihraç edilenlerdende de 311’i görevine iade edildi. “Muhafazakârlasma degil normallesme” Egitim politikalariyla ilgili elestirilerden biri de, egitimin muhafazakârlastigi. Imam hatip sayisinin artmasi, degerler egitimi kapsaminda yapilan çalismalar elestiriliyor. Bu konudaki düsünceniz nedir? Bu bir algi; muhafazakâr bir iktidar is basinda oldugu için toplum muhafazakârlasiyor. Saygiyla karsiliyorum, ama katilmiyorum bu elestiriye. Türkiye’de imam hatip talebi var. 28 Subat döneminde normal düzeydeydi. 28 Subat’tan sonra yasaklama geliyor, okul orani yüzde 2’lere kadar düsüyor. Yüzde 2 reel bir durum degil. Su anda imam hatip orta okullarinin ve liselerinin egitim kurumlari içindeki orani yüzde 10-11. Illerimizden talep geliyor. Bakiyoruz, TEOG sinavinda ögrenci tercihlerinde imam hatip tercihi çok yok. Ihtiyaciniz yok deyip açmiyoruz. Önceden de böyle yapiyorduk. Elestiri yapanlar yüzde 2’den yüzde 10’lara çikti diyor. Yasaklar kalkti, belli bir noktaya getirildi. Bu normallesme. Benim tahminim, bu oranda devam eder daha artmaz okul sayisi, ortalama seyir budur.