Gözden kaçırmayın
Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”Basbakan Binali Yildirim, Yildirim, CNR EXPO Fuar Merkezinde düzenlenen Istanbul Health Expo 4. Medikal Cihaz Fuari ve Bütünlesik Saglik Hizmetleri, 2. Uluslararasi Bütünlesik Saglik ve Bakim Kongresi'nin kapanis programina katildi. Basbakan Yildirim konusmasinda, üniversite sinavinda iyi bir puan aldigini, ailesinin de kendisine "Bizim aile kalabalik, hastanelerde de çok sira var, gidiyoruz muayene olamiyoruz, sen doktor olursan hiç degilse aile kurtulur." seklinde telkinde bulunup, hekim olmasi için baski yaptigini anlatti. Ancak kendisinin mühendis olmayi istedigini, bu konuda ailesiyle anlasamadigini dile getiren Yildirim, bir anisini söyle aktardi: "Bir gün yasli babaannem var, onu Kuledibi Hastanesine muayeneye götürdüm. Epey uzun süre bekledik. Güç bela muayene oldu ama hiç de mutlu olmadi. Doktor hiç konusmadi, azarladi. Öyle bir gidip gidecegimize pisman olduk. Döndük, gelirken yolda Tepebasi'nda babaannem basladi, 'Doktor, doktor sifa bulursam para helal olsun yoksa kefen parasi olsun.' dedi. Ben hemen, zaten doktor olmak istemiyorum, 'Babaanne, ben doktor olmaktan vazgeçtim.' dedim. 'Niye?' dedi. 'Ben doktor olursam bana de böyle beddua edersin.' dedim. 'Yok evladim sana etmem.' falan dediyse de 'Yok yok ben olmayacagim.' dedim. Öylece kararimizi degistirdik." Basbakan Yildirim, doktorlugun çok asil bir hizmet oldugunu vurgulayarak, insan hayatindan daha önemli bir is bulunmadigini ifade etti. Bir insanin hayatinin kurtulmasina vesile olmanin çok büyük bir hizmet oldugunu ancak bir o kadar da sorumlulugu bulundugunu dile getiren Yildirim, "Insanlarin sadece tedavi olmasi yetmiyor. Onlari mutlu etmeniz de lazim. Empati kurmaniz da lazim. Allah'a sükür günümüzde hekimlerimiz mekanik is yapmiyorlar. Insanin ruhuna da hitap ediyorlar, hastalarimiza da yakinlarina da gereken ilgiyi, alakayi gösteriyorlar." diye konustu. 14 YILDIR HEP ZIRVEDE OLAN IKI HIZMET; SAGLIK VE ULASIM Basbakan Binali Yildirim, bugünkü hizmetlerin durup dururken bu noktaya gelmedigini belirterek, söyle devam etti: "AK Parti iktidari öncesindeki isleri anlat anlat bitmez ama bunlar çabuk unutuluyor. Biz 03.00'te Okmeydani Hastanesinin önünde kuyruga girip, muayene için fis aldigimiz günleri hatirliyoruz. Hazir fis aldik, muayene olurken ailedeki bütün hastaliklari sayiyorduk kendi hastaligimiz gibi ilaç almak için. 'Ya sende de yok yok be kardesim, tüm hastaliklar seni mi bulmus?' diyordu. Tibbi tetkikler de yok. Sirtina vuruyor parmagiyla, 'Bir öksür' diyor 'Agzini aç, burnunu kapat' diyor, ondan sonra hadi yürü. Bir kagida bir sey yaziyor, reçete bodrum kata iniyorsun orada eczaci 'Bes tane ilaç var, bir tanesi var, dört tanesi yok.' diyor. Bunu git baska yerden bul, nereden bulursan bul. Böyle günlerden böyle günlere geldik. Allah'a sükür simdi 79 milyon vatandasimizin hepsi istisnasiz saglik hizmetinden yararlaniyor. Sagliktaki dönüsümü öyle siradan bir is olarak görmeyelim. Vatandaslarim sunu bilsin ki, Türkiye'de AK Parti birçok hizmete imza atti 14 yilda. Ama bu hizmetlerden iki tanesi hep zirvede oldu. Birisi saglik, birisi ulasim. Bugün vatandasin memnuniyetini ölçtügünüz zaman yüzde 70'in üzerinde bu iki hizmet, hep en üst sirada yer aliyor. Allah'a sükür milyonlarca insanimizin her gün yüz yüze geldigi saglik, ulasim hizmeti, iktidarimizin yüzünü güldüren hizmetler olarak verilmeye devam ediyor." Basbakan Yildirim, bir is olmadigi zaman "saglik olsun" denildigini vurgulayarak, "Acaba nereden geldi diye merak ettim, henüz cevabini bulamadim ama olmayan ise saglik olsun derken demek ki eskiden islerimiz olmuyordu, saglik kurumlarinda boynumuz bükük dönüp geri geliyorduk." diye konustu. "Saglik olsun" demekle sagligin olmadigini, bunun için güzel hastane yapilmasi ve doktor yetistirilmesi gerektigini aktaran Yildirim, sözlerini söyle sürdürdü: "Vatandas gittigi zaman her türlü hizmeti alacak. Bugün git, yarin gel olmayacak. Insanca muamele görecek. Bütün bunlarin hepsi bugün var Allah'a sükür. Bu da insani yasat ki devlet yasasin ilkesinin, AK Parti'nin iktidarda göz önüne aldigi en büyük prensiptir. Bizim için olmazsa olmaz vatandasimizin saglik hizmetine ihtiyaç duydugu zaman sikinti çekmeden kaliteli hizmeti almasidir. Bunun için hiç ama hiç bir fedakarliktan kaçinmiyoruz. Düsünün hep filmlerde görürdük, bir yabanci baska ülkede basina bir is geldi, kaza geldi, acil uçak gelir, alir götürür. 'Ya bunlar niye bizim memleketimizde yok?' diye hayiflanirdik. Allah'a sükür simdi hepsi var. Helikopterler var, kis, kar sartlarinda giden ambulanslarimiz var, uçaklarimiz var. Gidiyoruz herhangi bir ülkede bir vatandasimizin saglik sorunu olunca, basina bir is gelince alip getiriyoruz veya sehirlerimizde acil müdahale icap eden konular varsa bunlarin hepsini halleder duruma geldik." "SAGLIKTAKI DÖNÜSÜMLE BERABER BU ALANDA ÇOK GÜZEL ISLER YAPILMAYA BASLANDI" Basbakan Binali Yildirim, bu yil dördüncüsü düzenlenen saglik fuarinda 5 bin civarinda katilimcinin yer aldigini, bu anlamda da Uluslararasi Bütünlesik Saglik ve Bakim Kongresi'nin de ikincisinin yapildigini belirterek, saglik araç ve gereçlerinin ileri ve orta teknolojiye sahip cihaz oldugunu, bunlara da ülke olarak büyük paralar verildigini söyledi. Ancak son yillarda sagliktaki dönüsümle beraber bu alanda da çok güzel isler yapilmaya baslandigini, aralarinda Samsun, Usak, Izmir, Ankara gibi sehirlerin bulundugu bazi illerde saglik kümelenme noktalarinin olusturuldugunu anlatan Yildirim, sunlari kaydetti: "Bu saglik kümelenme noktalarini Anadolu'nun dogusuna da yayacak çok önemli tesvik tedbirleri aldik. Dogu ve Güneydogu'daki 23 ilimizi cazibe merkezi haline getirme konusunda radikal, keskin tesvik tedbirleri aldik. Öylesine tesvik edeci kararlar ki herhangi bir projeyi devlet, yatirimciyla oturacak, konusacak ihtiyacina uygun olarak her türlü destegi verecek. Buna ürettigi ürünü satin almada dahil. Ilk yatirimda destek, isletmede destek, çalistirdigi personelin maliyetinin azaltilmasinda destek de dahil. Dolasiyla artik istediginiz ürünü Türkiye'de yapmak için önünüzde hiçbir mazeret kalmadi. Ilk hedefimiz millilestirme ve yerlilestirme olmali. Sürekli bizi birtakim finansal manipülasyonlarla zora düsürmeye çalisanlara verecegimiz en güzel cevap; kendi kaynaklarimizi, akil terimizi, alin terimizi ve genç insan gücümüzü en iyi sekilde devreye sokmak. Bunun için gerekli tedbirleri aliyoruz. Biz üzerimize düseni yaptik. Bundan sonrasi genç yatirimcilara kaliyor. Paraysa para, destekse destek her sey mümkün." Genç nüfusla övünüldügünü ama 10 sene sonra 65 yas üzerinde 8,5 milyon insaninin olacagini kaydeden Basbakan Yildirim, bu vatandaslarin bakimi için simdiden tedbirlerin alinmasi gerektigini söyledi. Hali hazirda 315 bin vatandasa evde düzenli saglik hizmeti verildigini belirten Yildirim, her ay kontrollerinin ve ölçümlerinin yapildigini, sagliklarinin kayitlarinin tutuldugunu, sosyal devlet olmanin, vatandasina önem vermenin ölçünün de bu oldugunu vurguladi. “TÜRKIYE’DEKI SAGLIK SISTEMI BIRÇOK ÜLKEDE ÖRNEK OLARAK ANLATILIYOR” Bu konuda hiçbir fedakarliktan kaçinmadiklarini ifade eden Yildirim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi, Çalisma ve Sosyal Güvenlik Bakanligi ile Saglik Bakanliginin el ele, toplumda destege ihtiyaç duyan kesimlerinin her türlü hizmetini vermek için adeta yaris halinde oldugunu, büyük bir fedakarlikla çalistiklarini dile getirdi. Yildirim, Türkiye'deki saglik sisteminin birçok ülkede örnek olarak anlatilmasinin bir fantazi degil, 14 yillik tecrübenin yansimasi oldugunu aktardi. AK Parti iktidari olarak iki alani öncelikli hedef olarak seçtiklerini dile getiren Yildirim, bunlarin egitim ve saglik oldugunu, AK Parti iktidarinin ilk yilinda egitimde 10 milyar bütçe oldugunu, bugün ise 122,5 milyar liraya çiktigini, 12 kat arttirildigini söyledi. Yildirim, saglikta da 7,5 milyar bütçeyle basladiklarini bugün ise 115 milyar lira ile egitimden sonraki en büyük bütçeyi ayirdiklarini dile getirerek, Kanuni Sultan Süleyman'in "Olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi" sözlerini animsatti. En ufak bir nezle, farenjit, grip olundugunda sagligin öneminin hatirlandigini ifade eden Yildirim, son kerteye gelmeden sagligin degerinin bilinmesini istediklerini, bu nedenle birinci, ikinci ve üçüncü kademe saglik hizmetlerinin yapildigini belirtti. Yildirim, 22 bin aile hekimi oldugunu belirterek, "Olaylar ilerlemesin, saglikla ilgili sorunlar büyümesin, ikinci ve üçüncü kademe saglik merkezlerinde birikim olmasin, saglik aynen kalp atislari gibi takip edilsin." diye aile hekimliginin olusturuldugunu vurguladi. Yildirim, buna mutlaka daha fazla önem gösterilmesi gerektigini, koruyucu saglik saglik hizmetlerinin, tedavi amaçli saglik hizmetlerine göre daha fazla önemsenmesi gerektigini ifade etti. “SAGLIKTA YERLI ÜRETIM VE MILLILESTIRME ÇOK ÖNEMLI” Basbakan Binali Yildirim, saglikta yerli üretim ve millilestirmenin çok önemli oldugunu vurgulayarak, söyle devam etti: "Bugün bununla ilgili yapilabilecek her türlü girisim için hükümetimiz gerekli tedbirleri almistir, altyapiyi hazirlamistir. Bahanemiz yok. Biz her seyi yapabiliriz. Gelismis ülkelerdeki ne varsa daha iyisini bu ülke insani rahatlikla yapar. Bunu daha önce gösterdi. Simdi yavas yavas 'Türkiye'ye filanca isin ambargosunu mu koysak, filanca kisitlamalari mi yapsak' gibi modasi geçmis bazi laflar duymaya basliyoruz. Buradan açikça söylüyorum; bu milleti kisitlamalarla, yasaklamalarla terbiye edeceginizi düsünüyorsaniz yaniliyorsunuz. Bu ülke istiklali için, halkinin refah ve gelecegi için asla ve asla degerlerinden taviz vermez." Avrupa Parlamentosunda Türkiye'yle ilgili alinan karara deginen Yildirim, "Iki gün önce Avrupa Birligi Parlamentosunda milletvekilleri toplandilar, Türkiye'yle müzakerelerin durdurulmasina karar verdiler. Bu kararin bizim için hiç kiymeti harbiyesi yoktur. Kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar. Istedikleri kadar karar alsinlar. Aziz milletimiz ne karar alirsa ona boynumuz kildan incedir, onun disindaki kararlarin bizim için hiç ama hiç önemi yoktur." diye konustu. “AVRUPA PARLAMENTOSUNUN ALDIGI KARAR OBJEKTIFLIKTEN UZAK” Yildirim, Türkiye'nin dinamik yapisi ve bölgedeki potansiyelinin bilindigini vurgulayarak, Türkiye ile medeni dostluk iliskileri olduguna inandiklari ülkeler ve Avrupa Birligi'nin (AB) Türkiye'nin tasidigi degerleri de iyi bilmeleri gerektigini söyledi. Ne yazik ki Avrupali dostlarin mesele Türkiye oldugu zaman objektif düsünce odaklarindan uzaklastiklarini belirten Yildirim, su degerlendirmede bulundu: "Avrupa Parlamentosunun iki gün önce aldigi karar bunun en güzel örnegidir. Objektiflikten uzak bu kararin hiç ama hiç bir anlami yok. Avrupa Parlamentosu bu kararla kendini küçük düsürmekten baska hiçbir is yapmamistir. Milletimizin Avrupa Birligi'ne zaten azalmakta olan güven duygusunu daha da zedelemistir. Birlik, bu kararini siyasi basiretten, iyi niyetten uzak bir sekilde almistir. Öncelikle AB, Türkiye ile mi yoksa Avrupa'da kol gezen terör örgütleriyle mi is birligi içinde olacak, bunun kararini vermelidir. Türk milleti bunu beklemektedir. Her zaman 'Avrupa'nin güvenligi Türkiye'den geçiyor' diye söyleyeceksiniz, ondan sonra da Türkiye'yi yikmaya çalisan FETÖ'cü, BTÖ'cü terör örgütleriyle kol kola gireceksiniz. Bunu asla kabul etmeyiz." "TEKMELEDINIZ, YERDEN YERE VURDUNUZ" Basbakan Yildirim, Suriye ve Irak'ta yasanan insanlik trajedisinden memleketlerini, yurtlarini, canlarini kurtarmak için terk eden milyonlarca vatandasa, mülteciye kucak açan, onlari bagrina basan ülkenin Türkiye oldugunun unutulmamasi gerektigini vurgulayarak, "Türkiye bu mültecilere sahip çikmazsa o zaman Avrupa'nin halini siz bir görün bakalim. Macaristan'a, Avusturya'ya 3-5 tane mülteci gitti, milletin gözü önünde tekmelediniz, yerden yere vurdunuz. Insanlik Türkiye'de, insanligin ölmedigi ülke Türkiye'dir. Avrupali dostlarimiz bilsin ki bu mültecilerle ilgili anlasmamiz ilahi nahiye böyle devam edecek degildir. Türkiye anlasmasina sözüne sadiktir. Bugüne kadar bunun aksi asla tahakkuk etmemistir. Ama Avrupali dostlarimizin da verdikleri süzün arkasinda durmasini bekliyoruz." diye konustu. Yildirim, 53 senedir bu yollarda yüründügünü dile getirerek, "Ne için yürüyoruz? Daha güzel bir dünya için, daha güvenli bir Avrupa için. Bütün bu gayretler ortadayken kalkip Türkiye'ye ayar vermeye çalismak, en hafifinden vizyonsuzluktur. Ben öyle ümit ediyorum ki bu karar Avrupa Birligi Liderler Zirvesinde hiçbir sekilde dikkate alinmayacak ve yarim asri geçen Avrupa Birligi-Türkiye yolculugunun zarar görmesine riza göstermeyecek Avrupa'da vizyon sahibi hala liderler oldugunu düsünüyorum." seklinde konustu. “SON GÜNLERDE EKONOMIYLE ILGILI BAZI SPEKÜLASYONLAR YAPILIYOR” Son günlerde ekonomiyle ilgili bazi spekülasyonlar yapildigina deginen Basbakan Yildirim, Türkiye ekonomisinin son 14 yil içinde bugünlerde yasanan dalgalanmalara benzer en az 5 tane dönem geçirdigini dile getirerek, "2006'da, 2009 küresel krizinde, 2013 Gezi olaylarinda, 17-25 Aralik'ta ve nihayet 15 Temmuz darbe girisiminde Türk ekonomisi zorlu sinavlardan geçti ve bu soklarin hepsini büyük bir basariyla atlatmasini bildi." ifadelerini kullandi. Yildirim, ABD seçimlerinden sonra Ingiltere hariç bütün dünyada, avro da dahil olmak üzere bütün para birimlerinin deger kaybettigine isaret ederek, konusmasini söyle sürdürdü: "Bunun kaynagi da yeni ABD Baskani Trump'in uygulayacagi politikalardir. Ne diyor? 'Ben yurtdisina yogunlasmaktan vazgeçecegim. Önce ülkemin sorunlariyla ilgilenecegim ve ülkenin eskimis altyapisini, üst yapisini yenileyecegim, Çin'le ticarete kisitlama getirecegim. Mülteci girislerini azaltacagim, var olanlari geri gönderecegim. Disaridaki Amerikan sermayesini içeriye çekmek için gerekirse de faiz yükseltecegim.' Bu haberler bütün dünyada Trump'in kazanmasiyla birlikte deger bulmaya basladi. Bir dalgalanma yasiyoruz. Dolayisiyla bunu sadece Türkiye'ye mahsus ve kalici bir dalgalanma olarak görmek büyük hatadir. Bunu açiklikla ifade etmek istiyorum. Temeli saglam bir ekonomiye sahip oldugumuzu bütün vatandaslarimizin bilmesini istiyorum. 'Dünyada bu dalgalanma var, Türkiye'de de var' diye bir sey yapmayacak degiliz. Piyasalarin, yatirimcilarimizin, is adamlarimizin ufak da olsa tedirginliklerini gidermek bizim görevimiz. Hemen tedbirleri aldik." “TÜRKIYE’NIN DÜSMANLARI DEDIKODU YAPIYOR” Alinacak tedbirlerin iki boyutu bulundugunu belirten Yildirim, su bilgileri paylasti: "Birincisi parasal tedbirler, para politikalari. Bunlarla ilgili Merkez Bankasi zaten kendi cephesinde çalismalarini yapiyor. Hükümet olarak biz de bu dönemde dövize olan ihtiyaçta bir sikinti yasanmamasi için birtakim önlemler aldik. Bunlardan bir tanesi, devletin yaptigi sözlesmeleri dolar cinsinde olanlari Türk Lirasina çevirdik. Bu, 5 milyar dolarlik bir kaynagin piyasadan çekilmemesi, piyasada kalmasi anlamina geliyor kisa vadede. Ihracatçilarimiz, ihracat yapmak için önce Merkez Bankasindan döviz satin aliyor, ihracatlarini bitirdikten sonra da aldiklari borcu geri ödüyor. Bu sekilde Merkezden döviz alanlarin aldiklari borcu geri öderken döviz yerine Türk Lirasi ödemesi kolayligi getirdik. Bu da yaklasik 2 milyar dolar. Bu su demektir, 2 milyar dolar daha fazla piyasaya vatandasin, yatirimcinin ihtiyaci olarak sunmak demektir. Ayrica bundan sonra da Türkiye içerisinde yapilacak sözlesmelerin milli paramiz, Türk Lirasi üzerinden yapilmasi kararini aldik. Bütün bunlari topladigimiz zaman kisa ve orta vadede 10 milyar dolarlik bir kaynagi piyasanin emrine vermis oluyoruz. Bir baska deyisle Merkez Bankasinin net rezervlerine dokunmadan, piyasaya dolar satmadan, böyle bir kaynagi olusturmus bulunuyoruz." Binali Yildirim, FETÖ basta olmak üzere Türkiye'nin düsmanlarinin "alçak" dedikodulari ekonomide de yaymaya devam ettigini, "Sermayeye kisitlama gelecek" gibi asli astari olmayan haberlere yer verildigini dile getirerek, bunlarin külliyen yalan oldugunu söyledi. “VATANDASLARIMIZ HIÇ ENDISEYE KAPILMASIN” Özel sektörün Avrupa bankalariyla, dis finans çevreleriyle, disaridaki muhataplariyla 200 milyar dolarin üzerinde alisveris, sözlesme yaptigini anlatan Yildirim, "Dolayisiyla bunlarin bu sözlesmelerinin herhangi bir halel görmemesi, bu karsilikli alisverislerin zarar görmemesi için de gereken her türlü tedbir aliniyor. Vatandaslarimiz hiç endiseye kapilmasin, Türkiye'de ekonomi ile ilgili bu dalgalanma, bütün dünyada var olan bir durumdur ve geçici bir durumdur. Insallah 2017'den itibaren yatirimlara, üretime, istihdama daha fazla kaynak ayiracagiz. Olaganüstü halin sartlari da ortadan kalkmis olacak. Cumhurbaskanligi sistemiyle ilgili sinirli degisikligimizi de yapip yolumuza devam edecegiz. Seçim meçim yok. 2019'a kadar vatandas seçimini yapti. Biz de vatandasimizin hizmetinde olmaya gece-gündüz devam edecegiz." diye konustu. Yildirim, bir yandan "Seçim olacak. Ne olacak? Öyle mi olacak, böyle mi olacak?" diye vatandasin kafasini karistirip yatirim kararlarini ertelemeye çalisanlar olduguna isaret ederek, "15 Temmuz'da silahlarla, tanklarla yapmaya çalistiklari ve basaramadiklari alçakça girisimi, simdi Türkiye'nin ekonomisini akillari sira bozmaya çalisarak basaracaklarini zannediyorlar. Orada da çakilacaksiniz, orada da dersinizi alacaksiniz. Buradan açikça söylüyorum." dedi. SEHIR HASTANELERI DEVREYE GIRIYOR Basbakan Binali Yildirim, saglik alaninda yapilan önemli islerden birinin sehir hastaneleri olduguna deginerek, sunlari kaydetti: "Otelleri var, kalacak yerleri var. Binlerce insanin her gün adeta yasam alani, hastanesiyle, sosyal tesisleriyle, yakinlarinin ihtiyaçlarini görecegi bir kampüs. Bunlardan 29 yahut 30 tane yapiyoruz. Toplam yatak kapasitesi 45 bini buluyor. 30 milyar dolarin üzerinde yatirim yapiyoruz. Sokak aralarinda girisi-çikisi zor olan hastaneler var. Mesela gidiyorsunuz acil hastaniz var, ambulans trafikten geçip de yarim saatte 200 metre mesafeyi gidip hastaneye ulasamiyor. Bütün bu mahsurlari ortadan kaldiracak sekilde sehir hastanelerini kuruyoruz. Iki tanesi hazir. Bildigim kadariyla Mersin ve Yozgat açilisa hazir. Daha sonra Ankara'daki hastanelerimiz devreye girecek. Peyderpey diger illerdeki sehir hastanelerini de hizmete alacagiz, böylece hastanelerimizin konsolidasyonunu, belirli yerlerde saglik sehirleri olarak toplanmasini da tamamlamis olacagiz." Ambulansla evinden, kaza yerinden alinip hastaneye getirilen hastalarin acilden itibaren sonuna kadar tedavisinin tamamlanacagini bildiren Yildirim, "Yani 'Geldi, ilk müdahaleden sonra senin aciliyetin bitti, hadi söyle buyur.' demeyecegiz, o hastanin basindan sonuna kadar o kategoride tedavisini tamamlayacagiz." dedi. Yildirim, kanser tedavisi gören hastalar için ilaç farki alinmadigina dikkati çekerek, "Özel hastanelerde cerrahi bir müdahale yapilirsa, oradan bir fark aliniyor. Bu fark konusunda da hem Saglik Bakanligimiz hem Çalisma ve Sosyal Güvenlik Bakanligimiz bunun ne kadar olmasi makuldür, bunu tekrar ele alip bir esasa baglayacaklar." diye konustu. Kadin ve çocuk sagligi için dogal dogumun öncelikli oldugunu dile getiren Yildirim, Türkiye'de her iki kadindan birinin cerrahi müdahaleyle bebek sahibi oldugunu söyledi. Yildirim, bu konuda hastanelerin ve hekimlerin daha dikkatli davranmalari gerektigini vurgulayarak, "Ben söyledim, annem 10 çocugunun 10'unu da ne sezaryen ne bir seyle dogurmus. Allah rahmet eylesin. 10 kardes hepsi de saglikli dogmus. Hatta doktora bile gitmeden yani köydeki ebelerin yardimiyla dogumunu yapmis. Tibbi bir mecburiyet yoksa mutlaka dogal yollardan dogumu tesvik etmemiz lazim. Bunu maliyet olarak da görmüyoruz. Bunun anne-çocuk sagligi için, herhangi bir enfeksiyona maruz kalmamasi için gerekli oldugunu düsünüyorum." dedi.
Yorumlar
Yorum Yap