Gözden kaçırmayın
Aşiri Sisten dolayı görüş mesafesi ne dikkat.Afyonkarahisar’da dünyaya gelen önemli sahsiyetler arasinda yer alan ve Hüsn-i Hat camiasinda ‘Karahisârî’ olarak bilinen Hattat Ahmet Semseddin Karahisârî adina Kur’an ve Hüsn-i Hat Müzesi kurulmasi için çalismalar baslatildi. Gedik Ahmet Pasa Medresesi’nde açtigi Hüsn-i Hat atölyesinde egitimler veren Hattat Hasan Hüseyin Ertunç; manevi üstadim dedigi Karahisârî’ye duyulan gönül borcunu yerine getirmeye çalistigini belirtti. Bu konuda ilgili kurumlar, sivil toplum örgütleri ve is adamlarindan destek gördügünü anlatan Ertunç, “2016 yilinda Afyonkarahisar’a gelmemle birlikte her yerde Merhum Üstad Hattat Ahmet Semseddin Karahisârî ’nin ismini görür oldum. Sokaklarin, caddelerin, mahallelerin, devlet dairelerinin tabelalarinda hep üstadin ismi yaziyor. Buna karsin çevredeki insanlara Hüsn-i Hat ile mesgul oldugumu söyledigimde kimse bu sanati bilmiyor. Bilenlerde çok eksik bir bilgiye sahip, benim için asli hattat’tir, fakat “hatçi”, “hattatçi” gibi ifadeler kullaniyor. Ifadenin temelinde düsündükleri yazi formu da yanlis. Latin harfli kaligrafi sanati ile Hüsn-i Hat sanati birbirine karistiriliyor. Yine tüm bunlarin yaninda sahsi kanaatim olarak ülkemizde birçok camide karisilacaginiz estetik ve zevkten mahrum birakilmis yazilar sorunu burada var. Girdigim camilerin birçogunda yazi disinda kalan tüm tezyinat elestirilebilir ve yahut güzel denilebilir durumda, lakin asil olan yazi zevkten ve estetikten tamamen mahrum birakilmis. Tabi hat sanatina damga vurmus bir üstadin memleketinde ondan ve sanatindan yeteri kadar haberdar olunmadigini görmek derdime dert katiyor . Zaman geçtikçe bende kendime bunu düstur edinmeye basladim. Hatta su anda yazilarimizin altina koydugum imzayi bile ona benzeyebilmek için “Hisari” diye atiyorum. Zaten rahmetli de hocasi Esadullahi Kirmani’nin Kirmansahli olmasindan ve “Kirmani” diye imza atmasindan dolayi, ona benzemek için “Karahisârî” diye imza atmistir. Büyüklerin bir sözü vardir “Sevmek sevdigine benzemekle olur” diye biz de sevdigimize benzememin derdine düstük” dedi. Afyonkarahisar’da hat sanati ile ilgili çalismalar Hattat Hasan Hüseyin Ertunç, Afyonkarahisar’da bildigi kadariyla Karahisârî adina en son Hüsn-i Hat sergisinin Prof. Dr. Süheyl Ünver hocanin çalismalari neticesinde 1947 yilinda zamanin Halkevinde açildigini anlatti. Arada baska sergiler olup olmadigini bilmedigini belirten Ertunç, “Biz de 2017 yilinda Afyonkarahisar Belediyesi ile ortaklasa merhumun adina bir sergi düzenledik. Akabinde sehrin simge yapilarindan olan Gedik Ahmet Pasa Medresesi’nde ki Imaret adiyla bilinir burasi bir Hüsn-i Hat atölyesi açtik ve burada halen Hüsn-i Hat egitimi veriyoruz. Yeteri kadar ilgi var mi? Maalesef yok. Ben bunu birazda böyle bir atölyenin varligindan sehir halkinin haberdar olmamasina bagliyorum. Tabii Allah’tan niyazimiz bu sehirde daha genis kitlelere bu sanati hakkiyla ögretebilmek ve sevdirmektir. Karahisârî ’nin adina layik olacak bir müzeyi sehrimize kazandirmak istiyoruz Hattat Hasan Hüseyin Ertunç, Amasya ve Bursa’da hâlihazirda iki müze açildigini, özellikle Amasya’da Seyh Hamdullah Efendi adina müze açilmasinin ardindan ‘Niçin Karahisârî içinde böyle bir müze olmasin’ diye sorgulamaya basladigini anlatarak sunlari belirtti; “Üstadim Mahmut Sahin ile beraber yine kendisi de Afyonkarahisarli olan Hattat Ali Hüsrevoglu hocamla bu fikri birçok kez görüstük ve çalismalarina basladik. An itibariyle Il Kültür Müdürlügü ile bir görüsmemiz mevcut. Bu konuda bize her türlü destegi verecegini söyleyen is adamlarimizda oldu. Burada önemli olan kimlerin isin içinde olup olmadigindan ziyade Karahisârî ’nin adina layik olacak bir müzeyi sehrimize kazandirmaktir. Netice itibariyle de farkli kurum ve kuruluslarla da konuyu istisare ediyoruz. Zor anlarimizda olmuyor degil, daha önce de belirttigim gibi Geleneksel Islam Sanatlari sehirde yeterince bilinmiyor. Sanat ve sanat erbabi ile kurulan iliskilerde izlenilen yol bazen bizleri de umutsuzluga sürüklese de, umarim yakin bir zamanda müzeyi açmis oluruz. Burada sunu belirtmekte de fayda var sergi ve atölye konusunda dönemin Belediye Baskani Burhanettin Çoban beyefendinin sag olsunlar çok destegini gördük. Yine simdi de müze konusunda da yeni Belediye Baskanimiz ve özellikle de Sayin Valimizin desteklerini bekliyoruz. Buradan bu fikrimize destek veren tüm kisi ve kuruluslara yine bu imkâni verdiginiz için sizlere tesekkür etmek istiyorum. “ Hattat Ahmet Semseddin Karahisârî kimdir? 1468 yilinda Afyonkarahisar’da dogdu. Esedullah Kirmaniden hatti ögrendi. Celî ve sülüs hatta ustaliginin doruguna ulasti. Osmanli Imparatorlugu’nun en parlak devri olan Sultan Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni devrinde yasadi. Sultan Bayezidin tesvikiyle Yakut Mustasiminin yazilarini inceleyerek alti çesit yaziyi yeni üslup ve karakterde yazdi. Müsenna adi verilen celî hatta esi olmayan levhalar yazdi. Alti çesit yaziyi çok ustaca yazdigi için kendisine Yakut-i Rûm denilmistir. Kanuni Sultan Süleyman adina büyük boyda bir Kur’an-i Kerim yazdi. Az sayidaki eserlerinin bazilari Topkapi Sarayi Müzesi, Türk Islam Eserleri Müzesi, Süleymaniye Kütüphanesinde yer almaktadir. 1556 yilinda vefat eden Karahisârî, Cemâleddin Ishak Karamânî’nin Sütlüce’deki tekkesinin hazîresine defnedildi. Vefatina Hüdâyî Mustafa Efendi, “Geçti hayfâ Karahisârî-i pîr” (963) ibaresini tarih düsürmüstür. Mezarinin kitâbe yazisi sagliginda kendisi, ölüm tarihi ise evlâtligi Hasan Çelebi tarafindan yazilmistir. Kabrinin yeri bugün bilinmemektedir. Tezkirelerde Karahisârî’nin tasavvuf ahlâkinin canli bir örnegini teskil ettigi, zâhidâne, mütevazi ve sade bir hayat yasadigi, siir ve terzilikte de hüner sahibi bir sanatkâr oldugu kaydedilmektedir.
Yorumlar
Yorum Yap