FİLİSTİNLİ ÇOCUKLAR İÇİN ÇİZ”

Gözden kaçırmayın

Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”

1917 Balfour Deklerasyonu’yla Yahudi göçlerine açılan ve ardından İsrail’in işgal ve
saldırılarına maruz kalan Filistin, 7 Ekim’den bu yana tarihin gördüğü en ağır soykırımı
yaşamaktadır. Yüzde 70’ten fazlasını kadın ve çocukların oluşturduğu, 50 bine yakın kişinin
şehit olduğu, 100 bine yakın kişinin yaralandığı, 70 binden fazla binanın yerle bir edildiği, 2
milyon insanın yerlerinden edildiği Gazze, insanlık âleminin utanç tablosudur. Başta İslam
ülkeleri olmak üzere, kınamanın ötesine geçilmemesinden cesaret bulan işgalciler her geçen
gün daha da çirkinleşmektedir.


BM’nin temel kuruluş felsefesi sayılan ve dünya ülkeleri tarafından değer olarak kabul
edilen Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, Soykırım Sözleşmesi, Roma Sözleşmesi’ne atıfla
İnsanlığa Karşı Suçlar, Cenevre Sözleşmeleri, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi metinler, sadece
kâğıt üzerinde kalmış ve defalarca yok sayılmıştır.
Bugün itibariyle, Gazze’ye karşı başlatılan soykırımın birinci yılı doldu. Sonuç;
bölgenin tamamı yerle bir edilmiş durumda ve bölge halkının en az yüzde 2’si artık hayatta
değil... Psikolojik desteğe ihtiyaç duymayan çocuk neredeyse yok.

Çocuk Hakları
Sözleşmesi’yle çocuklara vaat edilen hakların tamamı, işgalcilerin postalları altında ezilmekte.
Hatta henüz anne karnındaki çocuklara karşı bile soykırım uygulamaları yapılmakta.
Her çocuk fiziksel ve duygusal sömürüden azat olmalıdır. Yaşına göre eğitim alabilmeli,
sağlık olanaklarından ve sosyal imkânlardan faydalanabilmeli, kimliğini ve vatandaşlık
haklarını alabilmelidir. Anne babasıyla ve yakınlarıyla yaşayabilmeli, her türlü tehlikeye karşı
güven içinde olmalı, akranlarıyla koşup oynayabilmeli, özgüven duyabilmeli ve ailesinin maddî
manevî bütün imkânlarından istifade edebilmelidir.

Çocuk Hakları Bildirgesi’ne göre bütün
bunlar, bir çocuğun en doğal hakkıdır.

Ne var ki Filistinli çocuklar bu tabi haklarından tamamen
mahrum durumdalar ve onlar adına temenni ettiğimiz güzel hayattan nasiplenemiyorlar.
Filistin, küçücük yaşta tutuklanarak askerî mahkemelerde yargılanan, bitmek bilmeyen
bombalamalardan ve saldırılardan dolayı sürekli ölüm ve yaralanma tehlikesiyle baş başa kalan
çocukların ülkesidir.
Filistin, tahminlere göre 30 bini aşkın çocuğun yetim, 20 bine yakın çocuğun da
refakatçisiz kaldığı bir ülkedir. Gidecekleri bir hastaneleri kalmayan ve ilaç bulamayan
çocukların ülkesidir Filistin. Hâlbuki hastaneler ve sağlık merkezleri, savaş ortamlarında bile
dokunulmazlığı olan en önemli mekânlardır. Fakat İsrail, bu dokunulmazlığı da çiğnemiş ve
bütün hastaneleri ve ambulansları vurmuştur.
Bugün 2 milyarlık İslam âleminin ve 8 milyarlık dünya nüfusunun cevap vermesi
gereken tek soru şudur: 17 yıldır havadan, karadan ve denizden İsrail ablukası altında bulunan
Gazzeli çocuklara, nefes alacakları bir koridor açabilir miyiz?
Bu saldırılara ve hak ihlallerine karşı asla susmayacağız. Çünkü zulme rıza zulümdür.
Peygamber Efendimiz (sav) “Kim bir kötülük görürse eliyle değiştirsin.

 Şayet eliyle
değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirsin.

Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle
düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”1 buyurmaktadır.
1 Müslim, Îmân 78; Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17.
Ekranlarda gösterilen kolsuz bacaksız çocukları, kucağında henüz şehit olmuş evladını
taşıyan anneleri, çaresiz yaşlı insanları izleyip durmak yerine artık zalim İsrail ve yandaşlarına
karşı daha tesirli bir boykot uygulaması yapmak zorundayız.
Bugün burada Filistinli çocukların, annelerin ve zulüm altındaki bütün kardeşlerimizin
seslerini duyurmak ve onların haklarının teslim edilmesi ve bu zalimce saldırıların ve işgalin
sonlandırılması için “Filistinli Çocuklar İçin Çiz” etkinliğinde bir araya geldik.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin dualarını, güzel temennilerini ve zalimlere karşı
duruşlarını tuvallerimize resmettik.

 Rabbimizden niyazımız, bu zulüm ve işgalin tez vakitte son
bulmasıdır. Sadece Filistin’deki çocukların değil; Doğu Türkistan, Afganistan, Keşmir, Arakan,
Ukrayna, Sudan ve Yemen’deki bütün çocukların özgürce oyun oynayacakları, kendilerini
güven içerisinde hissedecekleri güzel günlere kavuşmasıdır.
Bu anlamlı etkinliğe katılan bütün STK’lara, gönüllülere ve kardeşlerimize teşekkür
ederiz.