Gözden kaçırmayın

Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”

Denetimli serbestlikte yapilan düzenlemeler, FETÖ Lideri Gülen’in iadesi gibi gündemdeki konulara deginen Bozdag’in açiklamasindan basliklar su sekilde: Son derece önemli bir düzenleme bugün yürürlüge girmis durumda öncelikle milletimiz ve ülkemiz için hayirli olmasini diliyorum. Yasa esasinda sizinde dediginiz gibi sartli salivermeye 1 yil kala hükümlülerin daha önce denetimle serbestlige çikmasina izin veriliyordu. Simdi biz bu 1 yillik süreyi sartla saliverilmesine 2 yil kala denetimle serbestlige çikma olarak degistirdik yani 1 yil artirdik. Ikincisi ise süreli hapis cezalari hükmedilen cezanin 3'de ikisi kadar uygulaniyordu. Simdi bu düzenlemeyle hükmedilen cezanin yarisi kadar uygulanacak burada da bir indirim yapildi ama bunun istisnalari var. Nedir o? Bir tanesi bu düzenleme 1 Temmuz 2016 tarihinden önce islenmis suçlarla ilgilidir. 1 Temmuz sonrasi islenmis suçlar bakimindan uygulanmayacaktir. Ikincisi bu düzenleme kasten adam öldürme, alt soya üst soya ese ve kardese karsi kendini savunamayacak durumda olan kisilere karsi islenen, kasten yaralama neticesi sebebiyle agirlasmis yaralama suçlari, cinsel saldiri suçlarinda, uyusturucu madde imal ve ticareti suçlarinda, terör kapsaminda olan suçlarda, terörle mücadele kapsaminda olan suçlarda, milli güvenlige karsi milli savunmaya karsi, anayasal düzene karsi, islenen suçlarda ve özel hayata ve o hayatin gizliligine karsi islenen suçlarda bu düzenleme uygulanmayacaktir. Bu suçlarin tamami da kapsam disindadir.  Su anda Türkiye cezaevlerinde 214 bin kisi bulunmaktadir bu 214 bin kisiden 93 bin kisiyi bu düzeleme ilgilendirmektedir. Ilk etapta  bu sabahta açikladigim gibi 38 bin kisinin tahliyesi söz konusu olacaktir. Bunlarin büyük bir kismi açik cezaevinden olacak diger kismi da kapali cezaevlerinden olmasi söz konusu olacaktir. Denetimli serbestlik bir af degildir, kamuoyunda sanki af yapilmis gibi bir algida olusturulmaya çalisiliyor. Denetimli serbestlik nedir cezanin ceza infaz kurumunda kapalisinda veya açiginda çekilmesinin yaninda denetim adi altinda serbest bir sekilde disarida infazina imkân veren bir yöntem. Bu batida var Amerika’da da var pek çok demokratik hukuk devletinde var. Türkiye'de de 2005 yilindan beri denetimli serbestlik uygulamasi var. Bugüne kadar 2 milyon 200 bin kisi bu denetimli serbestlikten istifade etmis bunlarin bir kismi cezaevine girdikten sonra istifade etmis. Cezaevine girdikten sonra bundan istifade eden kisi sayisi 303 bin ama cezaevine girmeden de mahkemeler yargilama sonucunda para cezasi adli para cezasi veya hapis cezasi yerine bir yerde kamu yararina çalismayi da hükmedebiliyor. Biz buna da denetimli serbestlik seklinde bir ceza uygulamasi diyoruz. Infazda bu kapsamda da simdiye kadar toplamda hem cezaevinde hem de bu sekilde olanlarla beraber 2milyon 200 bin kisi bundan istifade etmis o nedenle denetimli serbestlik af degildir, cezanin infazinin cezaevi disinda farkli bir yöntemle yapilmasi sekildir. KAÇ YÖNTEM VAR KIM KARAR VERIYORCezanin infazinda tanesi kapali ceza infaz kurumunda, infazdir. Ikincisi açik ceza infaz kurumunda bunun infazidir, üçüncüsü de denetimli serbestlik altinda infaza karar veriliyor. Suanda bu yasadan sonra ilgililerin bütün dosyalari infaz savciliklari tarafindan inceleniyor. Inceleme durumuna göre de hemen dosyasi tekemmül edenlerle ilgili kararlar verilecek bunlar tahliye olacak. Tahliyeden sonra bunlar 3 gün içerisinde denetimli serbestlik müdürlüklülerine müracaat edecekler. Orada bunlarin risk analizleri yapilacak. Kime ne tür bir denetimli serbestlik yapalim diyilecek. Belki su anda çok ciddi bir yogunluk olacaktir. Onun için randevuyla uygulanmasi saglikli olacaktir muhtemel ki öyle uygulanacaktir. Nelere hükmedilebiliyor karakolda her gün imza vermekle yükümlü tutulabilir. Kamu yararina kamuda veya baska bir yerde çalismasina hükmetmek suretiyle yapilabilir. Bazi egitim programlarina sosyal programlara katilma zorunlulugu getirebilir. Bazi bireysel iyilestirici görüsmeler ve terapilere katilma zorunlulugu getirebilir. Tabi bazi faaliyetlere katilmama zorunlulugu getirebilir, bazi yerlere gitmeme zorunlulugu getirebilir. Bunlarin hepsi bu kisinin risk durumuna göre degerlendirilecek ve buna göre onlarin cezasi disarida bu mükellefiyetlerden birine hükmedilmek suretiyle yerine getirilecek. Denetimli Serbestlik Müdürlükleri tarafindan da yakinen takip edilecek. Bazilari için eger toplum için tehlikelili durumu varsa o zaman elektronik kelepçe uygulamasi dedigimiz bir uygulamamiz var ona elektronik kelepçe takilacak. Ankara’da Genel Müdürlük bünyesinde bir izleme merkezimiz var. Türkiye’de su anda 2 bin 700 kisi de elektronik kelepçe var. Bu 2 bin 700 kisi televizyon ekraninda izlenir gibi Ankara’dan takip edilmektedir. Orda herhangi bir öngörülen prosedürün disina çikma söz konusu oldugu zaman ilgili yerdeki kolluga haber veriliyor ve onlar derhal müdahale ediyorlar. Yani tehlikeli siniri yüksek olanlara böyle bir uygulama da yapiliyor ve bugüne kadar denetimli serbestlik süresi içerisinde 3 milyon 200 bin kisi bundan istifade ediyor, bu süre içinde suç isleyenlerin orani binde 8 yani çok düsük. Kamuoyunda yeniden suçlar artacak diye bir sey var, suç isleme orani binde 8, neden? Çünkü eger denetimli serbestlik süresi içerisinde kisi suç islerse denetimli serbestligi yaniyor derhal aliniyor kapali cezaevine konuyor açik cezaevine çikma hakkini da kaybediyor. O nedenle denetimli serbestlik ile tahliye olan kisiler bir daha suça bulasmamak için çok büyük bir hassasiyet de gösteriyor ve rakamlar binde 8’i gösteriyor. Neredeyse yok denecek kadar az bir vakayi gösteriyor. Bu açidan denetimli serbestlik cezanin disarida infazini sagliyor esasinda cezaevinde uzun süre kalan kisinin topluma oryantasyonunu da saglamis oluyor. Ve denetimli serbestlik adi altinda topluma katilmasi ve toplumun içerisinde etkin bir sekilde yeniden saygin bir birey olarak yer almasi bakimindan da bir hazirlik sürecini ifade ediyor. Onun için bunu afla kimsenin karistirmamasi gerekir, buna af diyenler ya bizim hukukumuzu ve dünyadaki infaz sistemini bilmiyor ya da sadece karalama maksadiyla kullaniliyor. Denetimli serbestlik kisaca cezanin disarida denetim altinda infazini öngören bir infaz sistemidir. TAHLIYELER NE ZAMAN BASLIYOR?Tabi, bu bir domino etkisi yapacaktir. Ilk etapta tahliye bekledigimiz yaklasik 38 bin tahmin ediyorum bu biraz asagi olabilir biraz yukari olabilir ama süresi dolan diyelim 1 ay sonra süresi dolacak olan var onlar da bu yasadan istifade etmis olacak. Su anda yargilamasi devam edenler var henüz ceza almamislar ceza aldiklari takdirde 1 Temmuz 2016 tarihinden önce islenmis suçlar bakimindan da uygulanma kabiliyeti olacaktir. Dolayisiyla bir defaya mahsus bir uygulama oluyor ama tabi geriye dönük oldugu için geriye dönük yargilamalar sürdügü için bittikçe cezaevine girerse infazda yasanin aradigi sartlar olustukça onlarda istifade edecektir o nedenle bunun geriye dönük bir etkisi var ama gelecege dönük de büyük bir uygulamasi olacaktir.Tahliyeler basladi. Su anda küçük yerlerde olmustur ama Ankara, Istanbul gibi büyük yerlerde de baslamis olabilir, çünkü herkesin dosyasi tek tek incelenecek bu kapsama giriyor mu girmiyor mu bakacak. Bir kisi hakkinda birden fazla suç isnati olabilir bunlarin hepsinin hesabi yapilacak bunlar bir zaman alacak bir de hazirliksiz yakalandiklari için dolayisiyla buna çalismalari gerekiyor. Ama tek suçtan hüküm giymis olanlar dosyasi kabarik olmayanlar süratle islemleri tamamlanarak tahliye olacaktir.   Muhtemelen su anda baslamistir tahliyeler. BU DÜZENLEMEYE NIÇIN IHTIYAÇ DUYULDU? Denetimli serbestlik konusu uzun süredir bizim gündemimizde. Ben Adalet bakani oldugum günden beri milletvekillerimizin muhalefet, iktidar ayrimi yapilmaksizin bizden istedigi sey denetimli serbestligi 3 yila çikarilmasidir. Cezaevlerinden, medyadan, siyasi partilerden pek çok çevreden bu talep bize iletiliyor hatta kanun teklifleri var degisik milletvekillerinin parlamentoda, Bakanliga yöneltilen sorular var. Simdi biz de buna hep karsi çiktik 3 yil gerçekten çok fazla bir durum, 2 yil olabilir ama bizim bunu bir çalismamiz lazim farkli bir formül bulursak. Bir formül arayisimiz oldugunu hep Türkiye kamuoyuna ifade ettik. Ama su anda Türkiye cezaevlerinde 215 bin tutuklu ve hükümlü var yaklasik. Bu büyük bir rakam. Cezaevlerimizin kapasitesinin üzerinde de bir yogunluk söz konusu. Hem bu yogunluk bu kararin alinmasinda etkili hem de bu cezaevlerinde bulunan insanlarin topluma kazandirilmasi bakimindan bir oryantasyona ihtiyaç duyulmasi burada önemli. Bir de denetimli serbestlik uygulamasi. Bu uygulamayi baslatan bütün ülkelerde baslangiçta çok dar uygulanirken zaman geçtikçe daha fazla uygulanmaya baslanmis. Çünkü cezanin içerde infaziyla disarida baska sorumluluklar ve yükümlülükler yüklenerek infazin topluma sagladigi fayda üzerinde de çalisilmis. Biz Türkiye uygulamasinda 2005’den bu yana cezanin disarida infazinin bir daha suç islememe egilimini güçlendirip kisileri suçtan uzak tuttugu gibi hem de onlari topluma kazandirmada etkin sonuç dogurdugunu gördük. Yani geriye dönük etki analizi bizim bu genisletmemizin toplum bakimindan da cezasi infaz edilenler bakimindan da faydali sonuçlar doguracagi kanaatini bizde olusturdu ve biz bu nedenle bu adimi attik. DENETIMLI SERBESTLIK DÜZENLEMESI OHAL’DEN SONRA DA DEVAM EDECEK MI?Bu geçici bir hüküm zaten. Bir defa uygulanacak. Su anda çikti. Yürürlüge girdi. Bundan önce islenmis bütün suçlar bakimindan, kapsamda olanlar için 1 Temmuz 2016’dan önceki suçlar bakimindan bu etkisini dogurdu zaten. Bu sürekli uygulanacakti. Ama biz buna ragmen ileride tereddüt hasil olmasin diye bu düzenlemeyi TBMM genel kurulunda da görüsüp yasalastiracagiz ki ileride bir kargasaya tereddüte imkân olmasin diye. OHAL UZAYACAK MI?Biz baslangiçta Ohal’in 3 ay olarak uygulanacagini söyledik. Su anda da ayni noktada duruyoruz. Ancak ihtiyaç olursa Ohal’i elbette hükümet uzatmasini TBMM’den yeniden talep edebilir bunu degerlendirebilir. Ama su anda bu yönde alinmis bir kararimiz yok.GENEL AFHükümetin gündeminde af yoktur. Af düsüncesi de yoktur. Toplumu rahatsiz eden suçlarla ilgili zaten istisnalar koyduk. Milletin rahatsiz oldugu suçlarin hiçbirisi de bu denetimli serbestlik kapsaminda cezanin infazini disarida öngören uygulamaya dâhil etmedik. Onlar bunun içerisinde yok. Af gündemimizde yok. Aklimizda da yok. Bundan sonra da olmayacaktir. Iste geçen hafta bir sahte KHK üzerinden Türkiye’de iste hükümet af hazirligi yapiyor iste söyle olacak böyle olacak diye haberler çikti. O zaman da ben Twitter üzerinden açiklama yaptim. Bakanlik olarak ayrica yazili acikama da yaptik. Türkiye’de hükümetimizin bir af çalismasi yoktur. Böyle bir düsüncesi de yoktur. Böyle bir beklentiye kimsenin girmemesi gerekir. Böyle bir düsüncemiz çalismamiz bugün yok yarin da yok öbür gün de yok. Bazi isimler bu son sistemden yürütmeden düzenlemeden yararlanamiyorlar. mesela sanatçi deniz seki var. onlarin bundan yararlanamama nedeni nedir?Istisnalar. Bizim getirdigimiz istisnalara bakarsaniz onun içerisinde uyusturucu imal veya ticareti suçu bunun kapsami disinda. Terörle ilgili suçlar bunun kapsami disinda. Anayasal düzene karsi suçlar bunun kapsami disinda. Diger bir ifadeyle darbe dedigimiz suçlar da bunun kapsami disinda. Bu yasa tabi bunlar hangi suçtan ceza aldiklarini tam bilemiyorum ama kamuoyundaki genel degerlendirmeden hareketle söylüyorum. Isnat edilen suçlar bu yasanin kapsami disinda oldugu için yaralanamiyorlar. FETULLAH GÜLEN’IN IADESI ABD ile Türkiye arasinda bildigimiz gibi suçlularin iadesine iliskin bir anlasma var. O anlasmanin 9 ve 10. Maddeleri çok açik. Türkiye’nin acele tutuklama talebini iletmesi halinde ABD makamlarinin yapacagi tek is var. Ilgili kisiyi tedbiren tutuklamaktir. Sonra da tutuklamaya gerekçe olacak delillerin bilgilerin dosyanin gelmesini beklemektir. Tutuklamayi talep eden ülke 60 gün içerisinde bu evraki tekemmül ettirip ilgili ülkeye iletmedigi takdirde o ülke tutuklamayi kaldiriyor kisiyi serbest birakiyor. Su anda Türkiye ne yapti? Acele tutuklama talebini ABD makamlarina iletti. Yetkili makam bunun üzerine bize seyi sordu. Neden acele tutuklasmayi talep ediyorsunuz. Acele tutuklamayi gerektiren sebepleriniz nedir diye sordu biz buna da cevap verdik. Ama anlasmaya göre bize böyle bir soru yöneltme haklari yok. Simdi anlasma talebin ulasmasi aninda ilgili ülkenin derhal yakalayip geçici tutuklama tedbirini uygulanmasini emrediyor. Delil melil aramiyor orada. Simdi ABD yetkili makamlari burada hem bize soru sordular hem de baska baska degerlendirmeleri yapiyorlar. Bizim beklentimiz aramizdaki iade anlasmasinin ilgili hükümleri çok açik. Bu hükümlerin tartismasiz imzaci devlet tarafindan ABD tarafindan uygulanmasi gerekir. Su ana kadar ABD yetkili makamlari buradaki hükmün geregini yerine getirmediler. Öte yandan bu iade konusuna istisnai yaklastiklarini görüyoruz. Çünkü ABD ile Türkiye arasinda pek çok iade konusu oldu. Tartismalar oldu bizim iade ettiklerimiz onlarla ilgili ama simdiye kadar hiçbiri bu kadar tartisilmadi. Belli ki ABD hükümeti ve Fetullah Gülen’in iadesi konusunu önemsiyor veya iade etmeme konusunun önemsiyor. Bunu zaman içerisinde hep beraber görecegiz. Türkiye’ye bir mektup gönderdi onlarin ilgili merkezi makamlari. Ya Türkiye’den bir uzman heyet gelsin veyahut da biz bir uzman heyet gönderelim bu konulari bir görüselim diye. Bunun üzerine biz mektup yazdik. Gelsinler sizden veya bizden diye. Onlar ayin 22’sinde 4 kisilik bir heyet olarak Türkiye’ye gelecekler. Bunlarin 3’ü Adalet Bakanligindan bir tanesi de Disisleri bakanligindan temsilciden olusuyor. Ankara’da görüsmeler yapacaklar ondan sonra da dönecekler daha sonra biz de bir uzman heyet ABD’ye gönderecegiz. ABD’YE GIDIS TARIHI BELLI OLDU MU?Bilahare biz de gidecegiz. Onu henüz netlestirmedik. Ayrica Istanbul Anadolu Cumhuriyet Bassavcimiz geçen hafta ABD’deydi. Baska bir çalisma programi nedeniyle. O vesileyle de ABD’de FBI dâhil bazi yetkililerle bu Adalet Bakanliginin ilgili organlariyla da orada görüsmeler oldu. Onlarin sorulari oldu. Onlara cevaplar oldu ve bu konuyla ilgili diyaloglarimiz devam ediyor. Bildiginiz gibi Ankara, Istanbul, Izmir ve Diyarbakir Bassavciliklari FETÖ terör örgütü elebasi Fetullah Gülen ile ilgili yakalama karari verdiler. Bu kararlarla ilgili de tercümeler son asamaya geldi. Biz bunlari da ayrica ABD’ye iletecegiz.  ABD’NIN IADE YÖNÜNDE BIR KARAR VERECEK MI?Tabi çok net bir sey söyleme imkânim yok. Ama ABD gibi büyük bir devletin güçlü bir istihbarat örgütü olduguna inaniyorum. CIA bugün dünyanin en güçlü istihbarat örgütlerinden birisi. Fetullah Gülen ve FETÖ örgütünün Türkiye’de artik bir karsiligi kalmadigini ABD yetkililerinin ben gördügüne inaniyorum. Görmesi gerektigine inaniyorum. Fetullah Gülen daha öncede ifade ettim Türkiye açisindan ABD’nin kullanacagi bir masa olma vasfini kaybetmistir. Yani bundan sonra ABD yetkililerinin Fetullah Gülen’e yatirim yapmalari bosa harcamalari anlamina gelir. Çok net. Yani herkes görüyor biz de görüyoruz onlar da biliyor. Onun için de ben bu süreçten sonra farkli bir yaklasim ortaya koyacaklarini dair beklentim yüksek. Korlar mi onu bilmiyorum. Ama baktigim zaman diyorum ki Türkiye’de artik bunun bir karsiligi yok. Dünyanin baska ülkelerinde var mi? Su anda okullari var suyu var buyu var. Ama dünyanin bütün ülkelerinde de Türkiye’de yasanan darbe tesebbüsüne benzer bu okullarda yetistirilen kisiler kamuda etkin yerlere geldikten sonra benzer bir darbeye onlarin da muhakkak olacagi endisesi her yerde var. Yani bu endise ABD de olmasi lazim. Bakin bir iadeyle de ben gördügüm seyi söyleyeyim. Fetullah Gülen yakinindakilere diyor ki artik diyor CIA’den MOSSAD’dan korkmayin diyor. Çünkü onlarin donunun rengine kadar biliyoruz diyor. Kendi adami anlatiyor. Yanindakilere öyle söylüyor. Simdi Türkiye’de istihbarat örgütlerine devletin bütün yerlerine sizmayi büyük bir marifet büyük bir ibadet, kendini cennete götürecek en büyük hedef kabul eden birisi ABD’de bunu yapmamasi mümkün degil. Orada da baska yerlerde simdi görüyoruz iste bunun yansimalarini görüyoruz. ABD siyasetinde yansimalarini görüyoruz. Baskanlik seçimine nasil müdahale ettiklerini görüyoruz. Yani ABD’nin sosyal kültürel siyasal ekonomik hayatinda nasil etkin olmaya çalistiklarini görüyoruz. Türkiye’de de aynisini yaptilar. Simdi diyelim Türkiye’de 40 sene sonra bir yere geldiler. ABD’de bunu belki 10 sene sonra bir noktaya gelecekler. Ama ABD içinde buranin simdi olmasa bile uzun vadede bir tehdit olusturacagi çok açiktir. Ben onu da dedim ABD’nin bu konuyu bir kez daha düsünüp karar vermesi gerektigine inaniyorum. Iade ihtimalini ben yüksek görüyorum. Eger iade etmezse Türkiye ile ABD arasindaki iliskiler 15 Temmuz’dan önceki gibi bundan sonra olmasi oldukça zor olacaktir. Bir sey daha söyleyeyim. Su anda Türkiye’de çok ciddi bir ABD karsitligi var. Yani artiyor sürekli. Bunu nereden artiyor? ABD’nin tutumundan dolayi artiyor. Uygulamalarindan dolayi artiyor. Yetkili kisilerinin yaptigi açiklamalarindan dolayi artiyor. Bundan sonra Fetullah Gülen’i himaye eden ABD’nin her açiklamasi her tutumu her adimi Türk halkini ABD’ye olan karsitligini yükseltecek ve bu daha ileri noktalara getirecektir. ABD budan sonra sadece Türkiye’yi kaybetmekle kalmayacak Türk halkini da kaybedecektir. Yani onun için ABD yetkililerini bir teröristi himaye adina 79 milyon Türk halkini ve üçlü bir Türkiye’yi karsisina almayacagini düsünüyorum. Ya aklin yolu bir. Öyle inaniyorum öyle olmasi gerektigini düsünüyorum. Umariz ki sagduyu galip gelir ona göre karar verir. Bu hukuki bir olaydan öte siyasi bir olay. BELÇIKA PROTOKOLÜSimdi ABD ile bizim aramizda olan anlasma var. Bildiginiz gibi bu geçmiste de bir konu nedeniyle bu Belçika protokolü denen hadise gündeme geliyor ve ondan beri de devlet baskanlarina ve ailelerine suikast, siyasi suç kabul etmiyor. Bazi ülkeler siyasi suçlar nedeni ile iade yapmiyorlar. Türkiye de yapmiyor. Baska pek çok demokratik hukuk devleti de yapmiyor. Ama eger devlet baskanina ve ailesine karsi bir suikast girisimi olursa basarili olsun olmasin bunun bir siyasi suç olarak degerlendirmiyor ve iade kapsamina aliyor. Bilindigi gibi 15 Temmuz 2016 darbe tesebbüsünde Sayin Cumhurbaskanimizin sahsina ve ailesine dönük bir suikast tesebbüsü de var. Basarili olamadi çok açik. O nedenle bu kural nedeniyle de Türkiye’nin hakliligi var. Bunu bir siyasi suç olarak hem ABD ile aramizdaki anlasma geregi degerlendirmesi mümkün degil, hem de AB ile Türkiye arasindaki anlasmalari geregi AB ülkelerinde de pek çok FETÖ üyesi oldu. Onlarin da iadesi söz konusu olacak. Onlar açisindan da söz konusu degildir. Bizim savciliklarimizin suç ceza hakimliklerine yaptiklari talep üzerine verilen yakalama kararlari içerisinde Cumhurbaskanina suikast nedeniyle de yakalama karari çikarildigini ve iade bu konunun da konu edildigini ifade etmek istiyorum. ADIL ÖKSÜZ’ÜN GÜRCISTAN’DA YAKALANDIGINA DAIR IDDIALAR Gürcistan’da olduguna dair bilgiler arastirildi ama bunlar dogrulanmadi yani Gürcistan’da degil. Içisleri Bakanligi geçen açikladi bununla ilgili ekipler kuruldu su anda biz Türkiye içinde oldugunu tahmin ediyoruz ve çemberin de daraldigini ben düsünüyorum. Yakinda Içisleri Bakanligimizin olusturdugu ekipler tarafindan Adil Öksüz yakalanip eminim ki yargiya teslim edilecektir. Buradan ben aziz vatandaslarimiza da çagrida bulunmak istiyorum, Adil Öksüz’ün fotograflari medyada da yer aldi, vatandaslarimiz bu konuda zaten duyarli gördükleri zaman bunun ilgili makamlara derhal bildirilmesinde fayda var onun için ben bütün vatandaslarimizi duyarli olmaya davet ediyorum. Yetkililere yardimci olmaya davet ediyorum. ISRAIL 25 GÜN IÇINDE 20 MILYON DOLAR ÖDEYECEKIsrail ile Türkiye arasindaki iliskiler uzunca bir zamandir normal seyretmiyor. Iki ülkenin karsilikli büyükelçilikleri yok. Mavi Marmara gemisine yapilan saldiridan sonra bir kopma yasandi ve her iki ülke de o süreden sonra bu iliskiler konusunda farkli bir yol izledi. Türkiye olarak biz Israil hükümetinden özür dilemesini, tazminat konusunu bir de Gazze’ye olan ablukanin gevsetilmesi hususunu sart kosmustuk. Bildiginiz gibi daha önce özür dilemesi yapildi ve tazminat hususu da kabul edildi, Gazze’ye yönelik abluka da gevsetildi. Mersin’den çikan gemiler Gazze’ye gitti oraya Türkiye’den giden yardimlari götürdü. Dolayisiyla bizim öngördügümüz sartlar kabul edildi. Israil hükümeti ile Türk hükümeti arasinda imzalanan anlasma da bu çerçevede yürürlüge girecektir. Israil ile Türkiye arasindaki iliskilerin normallestirilmesi Türkiye’nin de Israil’in de çikarinadir. Bunu Türkiye içerisinde farkli farkli degerlendirenler olacaktir, hükümetimizi elestirmek isteyenler de olacaktir ama hükümetimiz her zaman Türkiye’nin çikarlarini her seyin üstünde tutmustur. Bu konuda da Türkiye’nin çikarlari Israil ile bundan sonraki süreçte iliskilerin iyilestirilmesi gerektigini gösteriyor ve zaten Türkiye’nin öngördügü sartlarin hepsi de yerine gelmistir. Yani bizim sartlarimiz yerine geldikten sonra ben sizinle anlasmiyorum, iliskileri normallestirmiyorum demek de büyük bir devlete yakismaz. Türkiye içerisinde bazi çevreler bunu elestirecektir ama biz ülkemizin ve milletimizin yararina bir adim olduguna inaniyoruz ve bu çerçevede bu adimlari attik tabi bunlarin arkasi da gelecektir. ISVEÇ'LI BAKANA TEPKI Viyana Havaalaninda zannediyorum Türkiye’ye gitmeyin, gitmeniz Erdogan’a destek anlamina gelir yaziyordu.Önce o çikti sonra da digeri çikti. Simdi bir önyargi AB ülkelerini esir almis durumda su anda irkçilik, Islamafobia, ayrimcilik ve yabanci düsmanligi giderek artiyor. Siyasiler de buna karsi tavir koyup bunu minimize etmek için ugrasmak yerine buna yelken açan, bunlari cesaretlendiren açiklamalar yapiyor. AB’nin üzerinde yükseldigi degerlerin tamami; esitlik, hürriyet, adalet gibi evrensel degerler ama AB’nin geldigi nokta bu degerlere arkasini dönen bir noktadir maalesef. Türkiye’de darbe tesebbüsü oldu darbeye karsi cani pahasina direnen insanlar oldu. Demokrasiye, hukuka, milli iradeye sahip çiktilar, büyük bir kahramanlik gösterdiler. Ama Avrupa bu kahramanlik destanini görmedi darbecilere sahip çikan, onlarin akibeti ne olacak diye endise eden bir noktaya dogru geldi. Tabi bu Türkiye’ye karsi da bir önyargiyi, Türk devletine karsi da bir önyargiyi da açikça gösteriyor. Isveç Basbakani yapiyor, Disisleri Bakani daha önce açiklama yapti 15 yasindan küçük çocuklara karsi cinsel saldiri, cinsel istismar suç degilmis Türkiye’de, olmayacakmis, çikarilmis gibi seyler söylüyorlar. Bir Basbakan,  bir Disisleri bakaninin yaptigi açiklamalari mutlaka teyit ettirmesi lazim. Dogru mudur degil midir diye inceledikten sonra açiklama yapmasi lazim. Belli ki Sayin Disisleri Bakani ve simdi de Sayin Basbakan bu açiklamalarin dogrulugunu arastirmadan konusmayi tercih etmisler o gözüküyor. Zira bizim hukukumuzda çocuklarin cinsel istismarini düzenleyen 103.madde de çok açik bir sekilde 15 yasini tamamlamamis veya tamamlamis olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarini anlama yetenegi gelismemis olan çocuklarin cinsel yönden istismar eden kisiye 8 yildan 15 yila kadar hapis cezasi öngörülüyor. Vücuda organ sokulmasi suretiyle yani halk tabiriyle tecavüz yapilmasi halinde ise ceza 16 yildan az olamaz diyor, bunun üst sinirini da koymuyor. Yani mahkeme 24 yil da buna ceza verebilir. Biz bunun infazini da artirdik biliyorsunuz 2 sene önce 3/2 iken infaz bunu 4/3 yaptik. Su anda bizim hukukumuzda çocuklara karsi islenen cinsel istismar suçlarina öngörülen ceza Isveç’ten kat ve kat daha agir bir cezadir. Önce Isveç Disisleri Bakani, Basbakani bir kendi hukuklarina baksin sonra Türkiye’deki hukuka baksin.Peki bunlar neden bunu söylüyorlar? Bir sebebi var. Anayasa Mahkemesi verdigi iki kararla bu maddelerde bazi fikralarin iptaline hükmetti ama bir de geçis süreci öngördü bu kararlarin yürürlük tarihi için bir süre öngördü. Bu süre en erken Aralik ayinda. Aralik ayina kadar bu maddelerin hepsi geçerli, hepsi uygulanmaya devam ediyor. Herhangi bir bosluk yok bu arada biz de hazirladik çalismamizi, Anayasa Mahkemesinin kararini da dikkate alarak mevcut cezalari da koruyarak bir düzenleme yapacagiz Ekim’de açilir açilmaz. Yani bir bosluk yok, bir sikinti yok, ceza var ama Isveç Disisleri Bakani ve Sayin Basbakan Türkiye aleyhine olan seylere çok kolay inaniyorlar. Biraz bu Türkiye aleyhine olan her seye kolay inanma bizim Batili ülkelerde daha fazla görüyoruz keske bunu arastirsalardi böylesi bir yanlis açiklamada bulunmazlardi ama Disisleri Bakani söyledikten sonra Basbakanin da söylemesi ayri bir garip kaçti. O da israr ediyor yani yalan da israr olmaz Sayin Basbakan. 4 BIN HÂKIM-SAVCI ALINACAKHem avukatlar arasindan seçilecek hem de hukuk fakültesi mezunlari arasindan seçilecek, iki tane sinav yapiyoruz. Önce bir yazili sinav yapiliyor ÖSYM tarafindan sonra bir mülakat yapiliyor. Bu sinavda basarili olanlar Adalet Akademisinde staja basliyorlar. Stajin bitiminde de bir yazili ve bir de sözlü sinav yapilmaktadir. Bütün bu sinavlarda basarili olanlar hâkim veya savci olarak meslege kabul edilip atamasi yapilmaktadir. Su anda bizim ciddi sayida hâkim ve savci ihtiyacimiz var. Açiga alinmalardan sonra Adalet Akademisinde stajda olan yaklasik 5 bin civarinda hâkim ve savciyi staj süresi tamamlanmadan meslege kabulün önünü açan bir düzenleme yaptik iste bu Cuma günü onlardan yaklasik 600 civarinda hâkim ve savcinin kura töreni olacaktir. Her hafta sinavi bitenlerden bir grubu meslege alacagiz ki bu açiga almalardan dolayi yargida bir sikinti bir bosluk olmasin diye. Su anda bir sikinti olmayacak, adli yil açilana kadar bosluk 5 bin hâkim ve savcinin meslege kabulü ile doldurulmus olacaktir ancak gelecekte sikinti olmamasi için de bizim yeni hakim ve savci alimlarina ihtiyacimiz var. Bu sene Aralik ayinda yapacagimiz sinavda 3 bin kisi alacagiz bu 3 bin kisiden 2 bin 2 yüzü hukuk fakültesi mezunlarindan olacak. 800 tanesi avukatlardan olacak 2017 içerisinde de 4 bin kisi suanda kadro aldik bunun ne kadarini kullanacagimiza o zaman ki ihtiyaç degerlendirmesi üzerine karar verecegiz ama 3000 binden az 2017’de olmayacak. FETÖ’cülerin sizmamasi için yani devlete, millete sadakati olmayanlarin girmemesi için de her türlü arastirmayi titizlikle yapiyoruz, yapacagiz. Yani anayasamiza, devletimize, milletimize sadakati olmayanlarin yargida yeri yok. Daha önce de defalarca ifade ettim HSYK üyelerinin seçim usulünü Türkiye degistirmelidir. Bunun gecikmeye tahammülü yoktur. Iki seçim yasadik yargi kutuplasti, ayristi çok büyük sikinti yasadi. Üçüncü seçimi eger ayni usulde yaparsak Türk yargisi bir kez daha kaybedecektir. Siyasi partilerimizin HSYK’nin seçim usulleri konusunda diger konularda uzlasamasa dahi seçim usulü konusunda bir uzlasmaya varmalari gerekmektedir. Umarim ki CHP, MHP, AK Parti, HDP bu noktada bir uzlasma zemini bulurlar bir uzlasmaya varirlar suanda dediginiz gibi bende arkadaslardan aldigim bilgilerde 367 olsun iste kilitlenme olursa ne olacak, onu nasil çözecegiz herkes farkli seyler söylüyor ama simdi kilitlenme oldugunda da ayri bir sikinti olacak 367 oldugunda da orada meseleyi çözücü adimlar atmakta çok ciddi zorluklar ortaya çikacaktir. Bunun makul bir çözümünü siyasi partilerimizin ben müzakere sirasinda ortaya çikaracagina ben inaniyorum.  HAKIMLERE SORUSTURMABu konuda biz önce bir inceleme baslattik. Inceleme üzerine gelen rapor sonucu açiga alindilar ve sorusturma izni verildi. Tabi verilen Adli Kontrol kararinin geçtigi seye baktiginizda orada bir ifade kullaniyor. Her ne kadar tutuklanmasi için somut veri olsa da diye basliyor ve o cümleyi kurduktan sonra siz somut bir sey görüyorsunuz ve arkasindan bunun tahliyesine karar veriyorsunuz ki tabi çok olagan disi bir durum var burada savcinin tutuklama talebine bakiyorsunuz onun üzerinde de savci normal tutuklama talebinin disinda oraya ayrica ilave bazi seyler de koydugunu görüyoruz. O Yüzden bu konuyu bütün Türkiye gibi bizde önemsiyoruz HSYK da çikan haberler üzerine inceleme baslatti simdi geçici el çektirdi görevden sorusturma izni verdi ve bu sorusturma sonucuna göre onlarin hakkinda karar verecektir. Ben simdiden bunlarin niyetini sorgulayan bir degerlendirme yapmayi dogru görmem onu bu sorusturma sonucunda çikan raporda göre hep beraber görecegiz.  AZERBAYCAN’DA FETÖTabi bu Azerbaycan hükümetinin bir tedbiri onlar kendi iç hukuklarina göre bir karar aldilar FETÖ’nün Türkiye’den sonra en güçlü oldugu yerlerden birisi Azerbaycan. Yani ben Türkiye’de basarili olmus olsalardi Türkiye Cumhuriyetlerde domino etkisi yapan sonuçlar çikar miydi onu zaman içerisinde görecektik ama Azerbaycan’da hem medya alaninda hem ticaret alaninda, hem ortaögretimde hem de yüksek ögrenimde çok güçlü bir örgütlenmeleri var ve bu Azerbaycan için de büyük bir tehlike olusturuyor. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine baktiginizda orada da benzer seyleri görüyoruz. Mesela Kirgizistan’da simdi devlet baskani farkli açiklamalar yapiyor ama Kirgizistan’in her tarafi onlarin kontrolü altinda. Onun için bütün devletler bence bunu kendi ülkelerinin menfaati bakimindan degerlendiriyor. Azerbaycan Devlet Baskani Ilham Aliyev gerçekten güçlü liderligi olan ülkesini istikrarla güçlendiren ve çok ileri bir noktaya tasiyan ileri görüslü bir lider Ben Azerbaycan’in bugün ve gelecekte bir tehlike ve tehdit altinda olmamasi için her adimi atacagina ben inaniyorum o yüzden de Sayin Aliyev’i bu konudaki ileri görüslülügünden dolayi da kutluyorum.  SIYASILERE YÖNELIK SUIKAST IDDIALARITehlike yüzde yüz geçmistir demek yanlis olur ama bundan sonra TSK’yi kullanarak FETÖ’nün bir darbe tesebbüsünü yapabilme imkan ve kabiliyeti kaldigina ben ihtimal vermiyorum çünkü Türk Silahli Kuvvetleri içerisinde suanda ortaya çikan yeni durum ve atilan adimlar bunlari zorlastirmaktan öte imkansizlastirdigini düsünüyorum. Suanda cezaevlerinde 10 bine yakin asker kisi var tutuklu durumda. Tabi pek çok kisi görevden ihraç edildi, yeni atamalar oldu, yeni yapilanmalar oldu ve bütün bunlarin hepsi baktiginizda yeniden böylesi bir kalkismayi imkânsizlastiracak tarihi adimlardir. Hükümetimiz bundan önceki darbe tesebbüslerinde oldugu gibi tehlike geçtikten sonra veya darbe yapanlar basarili olup daha sonra seçimlerle yeni döneme geçtikten sonra birakip yatmamistir. Darbenin bir daha Türkiye’de tekrarlanmamasi için adim atmistir. Eger 28 Subat da Sincan’da tanlar yürüdügünde oradaki zirhli birlikleri Ankara disina çikarma adimi olmus olsaydi simdi bizim yaptigimiz KHK’larla adimlar daha önce atilmis olsaydi belki biz 15 Temmuz’u yasamayacaktik. Simdi biz Türkiye’de mevcut bir darbe tehlikesini, tehdidini Türkiye’nin bölünme ve iç savas tehlike ve tehdidini milletimizle yekvücut olarak atlattik ama Türkiye’nin bundan sonra böylesi bir tehlike ve tehditle karsi karsiya kalmamasi için de çok ciddi adimlar attik. Atacagimiz baska adimlar da var. Bunlarla beraber Türkiye’de gelecekte darbe rüyasi görenler dahi olmayacaktir diye düsünüyorum. Suikast konulari olabilir çünkü gözü dönmüs terör örgütü veya baskaca terör örgütleri Türkiye’de bir takim böyle eylemler her an, her zaman yapabilirler. Geçmiste de oldu bundan sonra da bu tür seylere girisebilir ama buna karsi da güvenlik güçlerimiz her türlü tedbiri almistir, almaya devam edecektir. Milletimizde bunlari çok iyi görmüstür artik eskisi gibi bir vatandasimiz nerede bir terörist gördügü zaman, nerede bir olaganüstülük gördügü zaman derhal kolluk güçlerimizi bilgilendirmektedir. O yüzden devletin gözü kulagi sadece kolluk güçleri degil vatandasimiz da kendi huzuruna, güvenligine, istikrarina, barisina sahip çikmaktadir. Ben o açidan da vatandasin gücü de bunlarin bundan sonra girisecekleri her türlü suç eylemini önlemede bize büyük katki saglayacaktir.