Gözden kaçırmayın

Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur”

Kültür ve Turizm Bakani Nabi Avci: “Ne 15 Temmuz ne de diger saldirilar, ülkemizdeki turistlerin kitlesel halde dönmelerine yol açmadi.”   Bakan Avci: “Ülkesinin demokrasisine sahip çikan Türkiye'deki meslektaslarinizla gurur duyabilirsiniz”   Bakan Avci: “Bu darbe hem devlet olarak, hem millet olarak bütün Türkiye’ye karsi yapilmis bir saldiridir. Bu darbeyi düzenleyen Silahli Kuvvetler içinde yuvalanmis olan grubun arkasinda Fetullahçi Terör Örgütü vardir.”   Bakan Avci: “Bu terör örgütü Türkiye'de 30 yildan beri özellikle askeri okullara yerlestirdikleri ögrenciler, oradan yetistirdigi ögrenciler üzerinden Türk Silahli Kuvvetlerine sizmistir”   Ispanya’nin baskenti Madrid’de, Türk turizmini desteklemek için Birlesmis Milletler (BM) Dünya Turizm Örgütü ile bir mutabakat zapti imzalayan ve ikili görüsmeler yapan Kültür ve Turizm Bakani Nabi Avci, basin toplantisi düzenledi.   Ritz Hotel’de düzenlenen ve yabanci basin mensuplarinin yogun ilgi gösterdigi basin toplantisinda konusan Bakan Avci, bu toplantinin Türkiye’de 15 Temmuz gecesi yasanan dramatik hadiselerden sonra yurtdisinda gerçeklestirdikleri ilk toplanti olmasi hasebiyle anlamli oldugunu ifade ederek, konusmasina su sekilde devam etti:   Bu Darbe Hem Devlet Olarak, Hem Millet Olarak Bütün Türkiye’ye Karsi Yapilmis Bir Saldiridir   “Sizlerin özellikle 15 temmuz gecesi ve sonrasinda yasananlar konusunda sorular sormak üzere bu toplantiya tesrif ettiginizi biliyorum. Onun için sorularinizi almadan önce 15 Temmuz’da ne oldu? Bugün ne oluyor? Sartlarimiz nedir? Bunlari sizlerle kisaca paylasmak istiyorum.    15 Temmuz cuma günü aksami ve gecesinde Türkiye’de silahli kuvvetler içinden küçük bir grup, silahli kuvvetlere ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karsi bir kalkisma bir darbe girisiminde bulunmustur. Türk Silahli Kuvvetleri’nin hiyerarsisi disina çikan, emir komuta zinciri disina çikan bu silahli kuvvetler içinde yuvalanmis olan terörist grup, Ankara'da ve Istanbul'da parlamentoya belli askeri birliklere, emniyet birliklerine, devlet televizyonuna saldiriya geçmistir. Ayni saatlerde, Cumhurbaskani'nin tatil yaptigi Ege kiyilarindaki otele de dört helikopter ile saldiriya geçen bir grup, Cumhurbaskani'ni öldürmeye tesebbüs etmistir. Ankara ve Istanbul disindaki diger büyük sehirlerimizde harekete geçemeden etkisiz hale getirilen bu gruplar, özellikle Ankara'da ve Istanbul'da halkimizin, silahsiz sivil halkin sokaklara çikmasi, meydanlara çikmasi, havaalanlarina yönelmesi, devlet televizyonuna yönelmesi üzerine sivil halkin üzerine hedef gözetmeksizin ates etmislerdir. Halk, silahsiz olarak kitleler halinde tankin önüne geçmistir. Tüm bu olaylar sirasinda çogunlugu sivil, bir kismi polis ve bu darbe tesebbüsüne katilmayan askerlerden toplamda 246 sehit verilmistir, 2 bin 185 de yarali vardir.   Bu darbe tesebbüsü yirmi dört saat geçmeden Cumartesi günü saat 11:00 civarinda tümüyle tüm yurtta bütün Türkiye’de Istanbul’da Ankara’da kontrol altina alinmistir. Halkimizin da destegi ile bu darbe tesebbüsüne katilanlardan 10 bin 400'ü gözaltina alinmistir. Bunlardan 4 bin 60'i da tutuklanmistir. Darbe gecesi Türkiye Büyük Millet Meclisi yani Türkiye Parlamentosu'nda üyesi bulunan tüm partiler, meclise gelerek, darbeyi tanimadiklarini ortak bir açiklama ile duyurmuslardir. Sendikalar, sivil toplum kuruluslari, hep birlikte yaptiklari açiklamalar ile gerek bir araya gelerek, gerek ayri ayri yaptiklari açiklamalar ile seçilmis mesru hükümetin yaninda olduklarini, demokrasiden yana olduklarini açikça beyan etmislerdir. Yüksek yargi kurumlari darbeyi tanimadiklarini açikça bildirmislerdir. Hükümeti destekleyen ya da desteklemeyen tüm medya kuruluslari o gece bütün televizyonlar, bu darbeyi tanimadiklarini gösteren yayinlar yapmislardir. O gece pek çok televizyon kanali darbecilerin bombalama tehditlerine ragmen darbecilerin hazirladiklari bildiriyi okumamislardir.   Dolayisiyla bu darbe hem devlet olarak, hem millet olarak bütün Türkiye’ye karsi yapilmis bir saldiridir. Bu darbeyi düzenleyen Silahli Kuvvetler içinde yuvalanmis olan grubun arkasinda Fetullahçi terör örgütü vardir. Bu terör örgütü Türkiye'de 30 yildan beri özellikle askeri okullara yerlestirdikleri ögrenciler, oradan yetistirdigi ögrenciler üzerinden Türk Silahli Kuvvetleri’ne sizmistir. Bu örgütün yargida, bütün devlet kurumlarinda, egitimde, çok gizlilik esasina göre çalisan uzantilari oldugu, darbeden sonra yapilan ilk sorusturmalarda da ortaliga dökülmüstür.   16 Temmuz Cumartesi günü yani darbe basladiktan sonra 24 saat geçmeden Türkiye Büyük Millet Meclisi yani Türk parlamentosu bütün siyasi partilerin katilimiyla toplanmis ortak bir deklarasyonla bu darbe tesebbüsünü kinadigini, siddetle protesto ettigini ve bu darbe tesebbüsüne kalkisanlarin hukuk içerisinde en adil biçimde ama hiç gecikmeden cezalandirilmalari konusunda ortak bir irade beyaninda bulunmuslardir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapilan bu olaganüstü toplantiya izleyici olarak da ayrica bütün yüksek yargi baskan ve üyeleriyle birlikte Genel Kurmay Baskani da katilmistir.   Dolayisiyla Türk demokrasisine yönelik bu hain saldiri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil edilen bütün siyasi partilerin birlikte hareketiyle, mesru emniyet güçlerinin direnisiyle, Türk medyasinin bütün dünyaya örnek teskil eden demokratik refleksiyle ve en önemlisi o gece sokaga çikarak ‘darbeye geçit yok’ diye tanklarin önünde duran milletimizin fedakarliklari ve cesaretiyle savusturulmustur. Türk demokrasisi parlamentosuyla, seçilmis hükümetiyle, seçilmis organlariyla, yargisiyla, emniyetiyle, ordusuyla, is dünyasiyla, sendikalariyla, sivil toplum kuruluslariyla bugün dimdik ayaktadir.”   Olaganüstü Hal Sadece Demokrasiye Yönelik Saldirilarin En Seri Biçimde Savusturulmasi Için Gereken Önlemleri Almaya Yöneliktir   “Çarsamba günü toplanan Milli Güvenlik Kurulu, hükümete bu darbe girisimine katilanlarin bir an önce tespit edilip, bulunduklari kurumlardan ayiklanmasi ve darbeye tesebbüs edenlerin hukuk içerisinde en adil sekilde cezalandirilmasi için islemleri hizlandirmak üzere olaganüstü hal ilan edilmesi tavsiyesinde bulunmustur. Milli Güvenlik Kurulu’nun bu tavsiye karari dogrultusunda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Çarsamba günü yaptigi toplantida, Türkiye’de üç ay süreyle geçerli olmak üzere olaganüstü hal ilan etmistir. Hepinizin bildigi gibi olaganüstü hal, sikiyönetim degildir. Sadece darbe tesebbüsüne katilanlarin bir an önce tespit edilmesi, katilmis olduklari mahkeme karariyla tespit edilenlerin gerekli yerlerde degerlendirilip cezalandirilmasi ve bir daha böyle bir tesebbüse imkan vermeyecek her türlü tedbirin bir an önce alinmasi amacina matuftur.   Sayin Cumhurbaskani’nin da ilan ettigi Sayin Basbakan’in da vurguladigi üzere olaganüstü hal sadece demokrasiye yönelik saldirilarin en seri biçimde savusturulmasi için gereken önlemleri almaya yöneliktir. Gündelik hayata yönelik herhangi bir tedbire ihtiyaç yoktur ve alinmamistir. Gündelik hayat her alanda olagan akisi içerisinde yürümektedir. Sokaga çikma yasagi uygulanan herhangi bir durum, ticari hayata yönelik herhangi bir sikinti yoktur. Üretimde herhangi bir sikinti yoktur. Dolayisiyla bu olaganüstü halden darbeciler ve darbecilere destek olanlar disinda olumsuz etkilenecek hiçbir sey ve hiç kimse yoktur.    Zaten bildiginiz gibi terör sadece Türkiye’nin sorunu da degildir. Bütün dünyada terör olaylari zaman zaman bu tür tedbirlere basvurmayi gerekli kilmaktadir. Nitekim yakin zamanda Paris’te yasanan terör saldirilarindan sonra bildiginiz gibi Fransiz hükümeti de 6 ay süreyle olaganüstü hal uygulamasi karari almis ve hatta onu da uzatmistir. Olaganüstü hal bütün ülkelerde oldugu gibi Türkiye’de de Anayasada karsiligi olan belli durumlarda, hangi sartlarda ilan edilecegi anayasada açikça belirtilmis olan bir uygulamadir ve Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi 15. maddesine uygun olarak Türkiye’de 3 ay süreli bir olaganüstü hal uygulamasi baslamistir. Dedigim gibi bunun normal sivil hayatla, sokaktaki hayatla, üretimle vatandasin gündelik hayatiyla ilgili olumsuz bir sonucu yoktur. Bütün bu islemler anayasa ve yasalar çerçevesinde uluslararasi hukukun öngördügü kriterler ve ölçüler içerisinde ölçülülük esasiyla yürütülmektedir. Bu süreçte Türk demokrasisini savunan Türk halkinin ve devletinin yaninda olan bütün dostlarimiza, müttefiklerimize, Ispanyol dostlarimiza ayri ayri çok tesekkür ediyorum.”   Kültür ve Turizm Bakani Nabi Avci, konusmasinin ardindan bir basin mensubu tarafindan kendisine yöneltilen Atatürk Havalimani'ndaki patlamanin turizme etkisi ile ilgili soruya da su yaniti verdi:   Bir Takim Girisimler Oldu Diye Ülkemizdeki Misafirler Panik Yapmadilar Ülkelerine Dönmek Için Öyle Kitlesel Bir Hamle Olmadi   “Atatürk Havalimani'na yapilan saldiri bildiginiz gibi benzer saldirilarda görülmeyen bir sürat ile bertaraf edilmisti. Mesela, benzer bir saldiri olarak Brüksel Havalimani'na yapilan saldirinin ardindan havalimaninin normale dönmesi 11 günü bulmustu. Atatürk Havalimani'na yapilan saldirinin ardindan havalimani bütün fonksiyonlari ile 6 saatte hizmete girdi. Bu tip olaylarin psikolojik etkileri, turizme etkileri heryerde oldugu gibi burada da vardir. Ama bu etkileri de dogru bilgilendirme ile Türkiye'nin genelinde herhangi bir güvenlik sorunu olmadigini buna benzer noktasal saldirilarin dünyanin her yerinde oldugu düsünülürse, bunun uluslararasi bir sorun oldugu dolayisi ile sadece Türkiye'ye mahsus bir sorundan söz edilemeyecegini dogru anlatmamiz gerekiyordu. Zaten dünya kamuoyu da artik yaygin terör saldirilari nedeni ile bunun herhangi bir ülkenin özel sorunu olmadigini bunun ile mücadelenin de tek tek ülkelerin meselesi degil, tüm uluslararasi camianin dayanismasi ile giderilebilecek bir mesele oldugunu gördüler. Dolayisi ile turizm üzerinde çok büyük bir etkisi olmadi. Ne Atatürk Havalimani'na yapilan saldirilar, 15 Temmuz, ne de diger saldirilar, ülkemizdeki turistlerin kitlesel halde dönmelerine yol açmadi.”   Baska bir gazetecinin de Fetullahçi Terör Örgütü'nün (FETÖ) Milli Egitim'de ve genel olarak yapilanmasi ile ilgili sorusuna da Bakan Avci, su sekilde cevap verdi:   Bu Örgüt Legal Bir Görünüm Altinda Illegal Faaliyet Gösteren Bir Örgüt Olarak Tanimlanmistir   “Eski bir Milli Egitim Bakani olarak sordugunuz soruya cevaben de kisaca sunlari hatirlatmakta fayda görüyorum. Evet bu örgütün egitimi kendi kirli emelleri için bir enstrüman olarak kullandigi süphesi o dönem devlette vardi. Bu amaç ile açilan dersanelerin de büyük ölçüde askeri okullara veya kritik kurumlara, yargiya kendi zihnindeki insanlari yerlestirmek için düzenlenmis gruplar oldugu süphesi vardi. Biz, resmi egitimin disinda paralel bir egitim yapilanmasinin dogru olmadigini zaten öteden beri söylüyorduk. Egitim yapilanmasinin gövdesini olusturan dersane yapilanmalarini da iki yil önce yaptigimiz düzenlemeler ile ortadan kaldirdik.   Ancak, bu yapinin özel toplum statüsünde kurulmus çalisan okullari da vardi. Bu kadar gizli çalisan bir örgütle mevcut yasalar esliginde çalismanin zorlugunu sizde takdir edersiniz. Türkiye Cumhuriyeti bugün oldugu gibi bir hukuk devletidir. Mevcut yasalarin verdigi imkanlar ölçüsünde bunlar ile mücadele edilmistir. Ancak, bugün olaganüstü hal ilaninin arkasindaki gerekçelerden biri budur. Mevcut yasalar eger, bu örgütler ile mücadelede yeterli olmuyor ise, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi'nin de öngördügü üzere geçici bir süre ile olaganüstü hal uygulamasina geçmek gerekebiliyor. Olaganüstü hal uygulamasi çerçevesinde yapilacak olan çalismalarda yine Anayasada ve mevcut yasalarda karsiligi olan yapilan uygulamalardir.   Darbe tesebbsünden sonra yakalananlarin verdigi ifadelerden de görüyoruz ki otuz yildan beri özellikle askeri okullara yönelik çok sistematik bir sizma çalismasi yürütülmüs. Bu örgüt legal bir görünüm altinda illegal faaliyet gösteren bir örgüt olarak tanimlanmistir. Sadece siyasi teskilat içerisinde degil, emniyet teskilati içerisinde, özellikle yargida da egitim kurumlarinda da bu is dünyasinda da legal görünüm altinda yürütülen bu illegal faaliyet belli bir merkezden sürdürülmüstür. Bu örgütün faaliyet sahasi Türkiye ile sinirli degildir. Faaliyetlerini 100'den fazla ülkede sürdürmektedir. Özellikle bulunduklari ülkelerin seçkinlerinin, yöneticilerinin çocuklarina yönelik açtiklari okullar üzerinden yürütmektedirler.”   Turizmde son dönemde yasanan olaylardan ötürü kayiplar ile alakali sorun soran bir gazeteceiye de Bakan Avci, su sekikde cevap verdi :   Su Anda Rusya’dan Türkiye’ye Yönelik Herhangi Bir Ambargo Olmadigi Gibi Tam Tersine Türk Turizminin Bu Krizi Asmasi Için Katkilari Oldugu Bile Söylenebilir   “Dedigim gibi bir takim girisimler oldu diye ülkemizdeki misafirler panik yapmadilar ülkelerine dönmek için öyle kitlesel bir hamle olmadi. Mesela Rusya’dan yapilmakta olan tarifeli uçaklara yönelik sinirlama kaldirildi. Yani Türk turizmi bugüne kadar büyük ölçüde Rusya ve Almanya agirlikli olarak tabii baska ülkelerden de var ama ana agirlik Rusya ve Almanya’dan gelen misafirlerimize aitti. Pek çok baska ülkede oldugu gibi, Ispanya’da oldugu gibi biz de olabildigince hedef pazarlarimizi çesitlendirmek istiyoruz. 15 gün önce Türkiye’ye gelen Amerikan Ticaret Odasi Baskan Vekili ve heyeti ile de benzer bir konuyu ayrica Amerika’ya, Birlesik Amerika’ya yönelik konusmustuk.   Istanbul’da dünyanin en büyük havaalaninin insaat çalismalari devam ediyor. Turizmin uluslararasi barisin yaptigi yapacagi katkiyi görelim. Terörizmin turistleri ve özellikle havaalanlarini hedef belirleyip Paris’te oldugu gibi Brüksel’de oldugu gibi hedef almalari bu yüzden anlasilabiliyor. Daha öncesinde Rus uçaginin düsürülmesinden sonra Rusya ile yasadigimiz kriz sebebiyle Rusya’dan gelen turist sayisinda çok dramatik düsüsler oldu. Rusya’dan gelen turist ortalama 4,5 milyon.. Rus uçagi olayindan sonra Rus hükümetinin koydugu ambargoyla bir anda bu biçak gibi kesildi. Gerek Rusya Devlet Baskaninin gerek Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskaninin açik irade beyanlariyla bu kriz asildi. Su anda Rusya’dan Türkiye’ye yönelik herhangi bir ambargo olmadigi gibi tam tersine iste bugün yaptiklari jest gibi Türk turizminin bu krizi asmasi için katkilari oldugu bile söylenebilir.   Biz basindan beri tüm kosularimizla ve tabii Rusya ile de iliskilerimizi iki büyük ülkeye yakisacak düzey olmasini hep tercih ettik. Türkiye-Rusya münasebetlerinin turizmde oldugu gibi diger alanlarda da nasil daha ileriye götürebiliriz, daha iyilestirebiliriz bu konularda da görüsmeler yapmak üzere bu heyetimiz Moskova’da çalisti. Eger uluslararasi cami uluslararasilasmis oldugu çok açik görülen terörizme karsi ortak hareket etme mekanizmalarini saglam bir sekilde isletirse bundan dünya barisi ve tabi en önemlisi kendi gündelik hayatlarini huzur içinde yasamak isteyen insanlar kazanir.”   Kültür ve Turizm Bakani Nabi Avci, Türkiye'de idam cezasinin konusulmasi ve Fetullah Gülen'in iadesi ile ilgili girisimler hakkinda soru soran bir baska gazetecinin sorusunu da söyle yanitladi:   Amerikali Dostlarimizin Da Uluslararasi Hukukun Geregini Yerine Getireceklerini Ümit Ediyorum   “Evet simdi Türkiye’de idam cezasi yok Avrupa Birligi kriterleri geregince. Siz ne kadarini görmek sanssizligini yasadiniz bilmiyorum, ama televizyonlarda birçogunuz görmüs olmali, o helikopterlerden sivil halkin üzerine ates edenleri, tanklarin ezdigi insanlari gören insanlar simdi meydanlarda o gördükleri manzaralari unutmadan bu tür bazi taleplerde bulunuyorlar. Yani bu feryatlar Türk halkinin o gece ne tür trajik sahnelerle karsilastiginin da bir göstergesi. Bu talep baska ülkelerde de var Türkiye’de tabii yasanan olaylarin etkisiyle daha yüksek sesle dile getiriliyor öncelikle de bir anayasa degisikligi demektir. Olaganüstü hal ancak kanun hükmünde kararname çikarmaya el verir anayasa degisikligine cevaz veren bir düzenleme degildir.   Ortaya çikan somut göstergeler de kanitlar da sadece bu darbe tesebbüsü sonrasinda degil daha öncesinden de ortaya çikan deliller kanitlar gösteriyor ki, Türkiye’deki bu gizli örgütün veya zaman zaman legal görünüm altinda faaliyet gösteren bu illegal örgütün basindaki sahis su anda Amerika Birlesik Devletleri’nde Pensilvanya’da ikamet etmekte olan Fetullah Gülen'dir. Adalet Bakanligi da bu son darbe tesebbüsünün ortaya çikardigi kanitlari da içerecek sekilde Amerika Birlesik Devletleri’nin ilgili makamlari nezdinde bu yargi talebinde bulunmustur. Amerika’daki muhataplarimiz da bunu uluslararasi hukuk ve tabi kendi iç hukuklari açisindan degerlendirip geregini yerine getireceklerdir diye düsünüyorum. Bunlara ragmen iade etme konusunda çekimser davranirlarsa ne olursa olsunu da onlarin cevaplandirmasi gerekir. Amerikali dostlarimizin da uluslararasi hukukun geregini yerine getireceklerini ümit ediyorum."   Bakan Avci, basin toplantisinin sonunda Türk medyasinin 15 Temmuz ve sonrasindaki yayinlarini övdü ve yabanci gazetecilere sunlari söyledi: “Yaptigi yayinlarla demokratik medya etiginin en güzel örnegini sergileyen ve ülkesinin demokrasisine sahip çikan Türkiye’deki meslektaslarinizla gurur duyabilirsiniz.”